SORU 1: Asgari geçim indiriminden kimler yaralanır?

Asgari geçim indiriminden;
• Ücretleri gerçek usulde vergilendirilen tam mükellef gerçek kişiler (Diğer bir ifade ile ücretleri tevkif suretiyle vergilendirilen tam mükellef kişiler).
• Tevkifata tabi tutulmamış ücret gelirlerini yıllık beyanname ile bildirenler.
• Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesi kapsamında ücret kapsamında değerlendirilen ücret geliri elde edenler (Örneğin; sosyal güvenlik destekleme primi ödemek suretiyle çalışanlar ile kurumların yönetiminde görevli olanlar) yararlanır.

SORU 2: Asgari geçim indiriminden kimler yararlanamaz?

Asgari geçim indiriminden;
• Ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabı 
Bunlar;
a) Kazançları basit usulde tespit edilen ticaret erbabı yanında çalışanlar.
b) Özel hizmetlerde çalışan şoförler.
c) Özel inşaat sahiplerinin ücretle çalıştırdığı inşaat işçileri.
d) Gayrimenkul sermaye iradı sahibi yanında çalışanlar. 
e) Gerçek ücretlerinin tespitine imkân olmaması sebebiyle, Danıştay'ın müspet mütalaasıyla, Maliye Bakanlığınca bu kapsama alınanlar.
• Ücret geliri elde etmeyen diğer gerçek kişiler.
• Dar mükellefiyet kapsamında ücret geliri elde edenler. (İkametgahı Türkiye'de olmayan ve bir takvim yılında 6 aydan az süre ile Türkiye'de ikamet edenler)
• Başka bir kanun hükmü (3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, 4490 Sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu, 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu vb.) uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanlar yararlanamazlar.

SORU 3: Asgari geçim indirimi uygulamasında çocuk tabirinden ne anlamamız gerekiyor?

İndirimin uygulamasında çocuk tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları ifade etmektedir.

SORU 4: Eşlerin her ikisinin de ücretli olması durumunda asgari geçim indirimi uygulamasında çocukları hangi eş bildirecektir?

Asgari geçim indirimi uygulamasında eşlerin her ikisinin de ücretli olması halinde çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dâhil edilecektir.

SORU 5: Kimler çalışmayan eş statüsündedir?

Sadece aktif ücretli olarak çalışan eş, çalışan eş statüsündedir. Örneğin eşiniz serbest avukat ya da serbest doktor olarak çalışıyorsa bu eş, asgari geçim indirimin hesabında çalışmayan eş olarak dikkate alınacaktır. Örneğin eşiniz ücretli olarak devlet hastanesinde çalışıyorsa bu çalışan eş statüsünde dikkate alınacaktır.

 

SORU 6: Asgari geçim indirimi tutarı nasıl hesaplanır?

Asgarî geçim indirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarına;

• Mükellefin kendisi için % 50'si, 
• Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, 
• Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5'i,
• Üçüncü çocuk için %10'u
• Diğer çocuklar için % 5'i,

olmak üzere ücretlinin şahsi ve medeni durumu dikkate alınarak hesaplanan indirim oranlarının uygulanması sonucu bulunacak matrahın, gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine karşılık gelen %15'lik oranla çarpımı suretiyle bulunan tutarın 12'ye bölünmesi sonucu her aya isabet eden tutar hesaplanır. Hesaplanan bu tutar ise ödenecek vergiden mahsup edilir. Ancak, ödenecek asgari geçim indirimi tutarı aylık asgari ücret üzerinden hesap edilen vergiden fazla olamayacaktır.

SORU 7: Ay içinde kıst dönem çalışan ücretlinin asgari geçim indirimi nasıl hesaplanır?

Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınacağından hesaplanan yıllık tutarın o aya isabet eden tutarından kıst döneme ait gelir vergisi tutarı mahsup edilecektir. Dolayısıyla ücretlinin maaşına yansıyacak kısımda mahsup edilen miktar kadar olacaktır.

SORU 8: Medeni durum ve çocuk sayısının değişmesi durumunda asgari geçim indirimi nasıl hesaplanacaktır?

Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında "Aile Durumu Bildirimi" ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. Durumlarında herhangi bir değişiklik olması halinde (evlenme, boşanma, ölüm, doğum vb.) bu değişiklikleri işverene bir ay içerisinde bildireceklerdir. Asgari geçim indirimi oranını etkileyen değişiklikler, söz konusu değişikliğin işverene bildirildiği tarih itibariyle uygulanacaktır.

SORU 9: Doğum nedeniyle aylıksız/ücretsiz izine ayrılan memur veya işçi asgari geçim indiriminden yararlanabilir mi?

Aylıksız izinde ücretlinin herhangi bir şekilde işvereninden aylık maaş alması söz konusu değildir. Dolayısıyla, aylık maaş ödemesi olmadığı için, ödenmeyen ücret üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılması da söz konusu değildir. Sonuç olarak, aylıksız izine ayrılan hizmet erbabının asgari geçim indirimden yararlanması mümkün değildir.

SORU 10: Ücretlinin raporlu, izinli veya ücretsiz izinli olması durumunda asgari geçim indiriminden nasıl yararlanır?

Raporlu ve izinli olunan dönemde de ücret alınması ve bu ücretten gelir vergisi kesilmesi halinde asgari geçim indiriminden yararlanılabilir. Ancak ücretsiz izinli olunan dönemde gelir vergisi kesintisi yapılmadığı için asgari geçim indiriminden yararlanılamayacaktır.

SORU 11: Engellilik indiriminden faydalananlar için asgari geçim indirimi nasıl uygulanır?

Engellilik indirimi bulunan ücretlinin gelir vergisi matrahı hesaplanırken engellilik indirimi de mahsup edilecek, engellilik indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından da yıllık asgari geçim indirimi tutarının 1/12'si mahsup edilecektir. Mahsup edilecek tutar, kalan gelir vergisi tutarını aşamayacak ve asgari geçim indirimi farkı diğer dönemlerde de değerlendirilmeyecektir. Ödenecek asgari geçim indirimi tutarı, aylık asgari ücret üzerinden hesap edilen vergiden fazla olamayacaktır.

SORU 12: Yıllık beyanname veren ücretlilerde asgari geçim indiriminden nasıl yararlanır?

Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesi gereği ücretlerinden vergi tevkifatı yapılmayan ve bu nedenle ücretlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ücretlilerde asgari geçim indirimi, yıllık beyannamede hesaplanan gelir vergisinin ücret gelirlerine isabet eden tutarından mahsup edilmesi suretiyle gerçekleştirilecektir.

SORU 13: Asgari geçim indirimi tutarının hesaplanmasında üst sınır nedir?

Asgari geçim indiriminin yıllık tutarı, her ücretli için takvim yılı başında geçerli olan asgarî ücret üzerinden hesaplanan yıllık vergi tutarını aşamayacak ve yılı içerisinde asgari ücret tutarında meydana gelen değişiklikler, asgari geçim indirimi uygulamasında dikkate alınmayacaktır. Asgari geçim indirimi tutarının, ücretlinin aylık hesaplanan vergisinden fazla olması halinde, fazlası dikkate alınmayacaktır. Dolayısıyla, ücretlinin yararlanacağı aylık asgari geçim indirimi tutarı, aylık asgari ücret tutarı üzerinden hesaplanan aylık vergi tutarını aşamayacaktır.

SORU 14: Sosyal güvenlik destek primi ödeyenler asgari geçim indiriminden yararlanabilir mi?

Sosyal güvenlik destekleme primi ödemek suretiyle çalışanlar ile kurumların yönetiminde görevli olanlar da genel hükümlere göre asgari geçim indiriminden yararlanacaklardır. Buna göre; asgari geçim indirimi uygulamasından ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişiler yararlanabileceğinden, emekli olduktan sonra yeniden çalışmaya başlanarak, gerçek usulde ücret geliri elde edilmesi durumunda, asgari geçim indiriminden yararlanılması mümkün bulunmaktadır.

SORU 15: Birden fazla işverenden tevkifata tabi ücret elde edilmişse asgari geçim indirimi uygulaması nasıl olacak?

Aynı zamanda birden fazla işverenden ücret alınması halinde, asgari geçim indirimi uygulaması, en yüksek ücretin elde edildiği işveren tarafından gerçekleştirilecektir. Ücretliler medeni durumu ve çocuk sayısı hakkında bildirimlerini, en yüksek ücret geliri elde ettikleri işverene vererek uygulamanın ilgili işverence yerine getirilmesini sağlayacaklardır. En yüksek ücretin hangi işverenden alınacağının belli olmaması halinde, indirimden yaralanacağı işvereni ücretli kendisi belirleyecektir.

SORU 16: İşverenler, asgari geçim indirimini ücretliye ödemedikleri takdirde ne tür cezai işlem uygulanacaktır?

İşverenler tarafından hizmet erbabının ücret gelirlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarının, o ayki ücretiyle birlikte ücretliye nakden ödenmesi gerekir. Aksi takdirde, ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi, işverenler tarafından haksız yere yapılan bir mahsup işlemi niteliği taşıyacak ve tevkif suretiyle kesilen verginin bu tutar kadar olan kısmı, muhtasar beyanname ile eksik beyan edilmiş olacaktır. 
Bu nedenle, yukarıda belirtilen şekilde ücretliye nakden ödenmeyen asgari geçim indirimi o ayda eksik beyan edilmiş vergi tevkifatı olarak kabul edilerek, bu vergiler için de işverenler hakkında cezalı tarhiyat yapılacaktır.

SORU 17: Her ikisi de ücretli olan eşlerden birinin ücretsiz izne ayrılması durumunda asgari geçim indirimi nasıl uygulanacaktır?

Asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanmaya başladıktan sonra çeşitli sebeplerle ücretsiz izne (aylıksız izin) ayrılan bir ücretlinin, ücretsiz izne ayrıldıktan sonra artık ücret geliri elde etmesi söz konusu olmadığından, asgari geçim indirimi uygulanması mümkün değildir. Ancak, ücretsiz izne ayrılan çalışanın ücret geliri elde eden bir eşinin olması durumunda, bu eşin ücretsiz izinde olan eşini işverenine bildirmesi durumunda, asgari geçim indirimi oranının hesabında ücretsiz izindeki çalışmayan eşi için %10 oranını dikkate alması mümkün bulunmaktadır.

SORU 18: Bir şirketi olan veya şirkette ortak olan bir kişi aynı zamanda ücret geliri de elde etmesi durumunda asgari geçim indiriminden yararlanabilir mi?

 

Ücretli olarak çalışıp gerçek usulde ücret geliri elde eden bir kişinin, bir şirketinin olması veya bir şirkete ya da ücret geliri elde ettiği şirkette ortak olması halinde genel hükümlere uymak kaydıyla asgari geçim indiriminden yararlanmasına engel değildir. Önemli olan, gerçek usulde ücret gelirinin elde edilmiş olmasıdır.

SORU 1: Bir sigorta şirketine firmamızın aracını sigorta yaptırdım. Sigorta poliçesini Ba bildirim formunda bildirecek miyim?

396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (1.2.1.) numaralı bölümünde yer alan “Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir” açıklaması uyarınca sigorta hizmeti alanların poliçe bilgilerini Ba bildirim formuna dahil etmeleri gerekmektedir.

SORU 2: Ba-Bs bildirim formlarının verilme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, bildirimlerin verilmesine ilişkin süreler nasıl hesaplanır?

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 18 inci maddesi uyarınca, resmi tatil günleri süreye dahil olmakla birlikte, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takibeden ilk iş gününün tatil saatinde biter. Bu bağlamda; bildirim formlarının verilme süresinin son günü resmi tatile rastlarsa, bildirimlerin tatili takibeden ilk iş günü saat 24:00’ten önce gönderilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan aynı Kanunun mükerrer 355 inci maddesine göre kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasına ilişkin süre hesabında (bildirimlerin kanuni süresinden sonraki 3 gün içinde verilmesi veya düzeltme bildiriminin kanuni süresinden sonra verilmesi hallerinde) bildirimlerin verilmesi gereken son gün dikkate alınır. 
Örneğin; 2017/Ağustos dönemine ait bildirim formlarının 1/9/2017 tarihinden itibaren en geç 30/9/2017 tarihi akşamı saat 24:00’e kadar verilmesi gerekmektedir. Ancak, son gün resmi tatile (Cumartesi) rastladığından, bildirim formlarının verilme süresi, tatili takip eden ilk iş günü olan 2/10/2017 tarihi (Pazartesi) akşamı saat 24:00’e kadar uzamaktadır. 
Ancak, 3 günlük 1/10 oranında cezalı bildirim, 10 günlük cezasız düzeltme ile 15 günlük 1/5 oranında cezalı düzeltme bildirimi verme tarihleri hesaplanırken, 2/10/2017 tarihi değil, 30/9/2017 tarihi esas alınacaktır.

SORU 3: Ba-Bs formlarını bildirim süresinden 3 gün sonra verdim. Ceza uygulanacak mı? 3 gün sonra verdiğim için cezaya indirim uygulanır mı?

Bildirim formlarını süresinde vermeyen mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununun mükerrer 355. maddesi hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, elektronik ortamda verilmesi gereken bildirim formlarını belirlenen sürelerin sonundan itibaren 3 gün içinde veren mükellefler hakkında ilgili hüküm uyarınca ceza miktarı 1/10 oranında uygulanır. Bu durumda kesilecek ceza için söz konusu Kanunun 376. maddesine göre indirim de talep edilebilir.

SORU 4: Yazar kasa fişlerini Ba bildirim formunda bildirecek miyim ?

Bir aylık dönem içinde aynı kişi veya kurumdan alınan yazar kasa fişlerinin toplamının Tebliğ ile belirlenen haddi aşması halinde Ba bildirimine dâhil edilmesi gerekmektedir.

SORU 5: İşyerimiz için ödediğimiz kirayı Ba formunda bildirecek miyiz?

396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (1.2.1.) numaralı bölümüne göre işyeri kira bedelinin Ba bildirimine dahil edilmesi gerekmektedir. Aynı Tebliğin (1.2.2.) numaralı bölümünde “Belgelerde gelir vergisi tevkifatına da yer verilen hallerde tevkifattan önceki brüt tutarlar dikkate alınacaktır” ifadesi yer almaktadır. Buna göre belgede gelir vergisi tevkifatına da yer verilmesi halinde kesintiden önceki brüt tutarın bildirilmesi gerekmektedir.

SORU 6: Yabancı bir şahsa Türkiye’de mal sattık. Vergi kimlik numarası bulunmamaktadır. Bu satışı nasıl bildireceğiz?

Şahsın yabancı uyruklu olması nedeniyle,  T.C kimlik numarası ve vergi kimlik numarası alanları boş bırakılarak ad-soyad/unvan bilgileri yazılıp, ülkesi alanına Türkiye seçilerek bildirilmesi gerekmektedir.

SORU 7: Türkiye’de merkezi ve serbest bölgede şubesi olan bir mükellefin hem merkezinden hem de serbest bölgede bulunan şubesinden mal aldık. Bu mal alımını Ba formunda ne şekilde bildireceğiz?

Türkiye’de bulunan merkezden yapılan alımların, Türkiye’nin kodu seçilerek bir satıra yazılması, ayrı bir satıra da serbest bölgenin kodu seçilerek serbest bölgedeki şubeden yapılan alımların yazılması gerekmektedir. Alış yapılan mükellefin vergi kimlik numarası ve unvan bilgileri her iki satıra da yazılmalıdır.

SORU 8: Satış yaptığımız firmanın vergi kimlik numarasını sehven hatalı yazdık, sadece vergi kimlik numarasını düzelteceğiz. Bu düzeltme için ceza kesilecek mi?

Düzeltme işlemlerinin, bildirimlerin verilme süresi içinde veya bildirimlerin verilme süresinin sonundan itibaren 10 gün içinde yapılması halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde yapılması halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır. Bu süre de dolduktan sonra yapılan düzeltmelere ise özel usulsüzlük cezası tam olarak uygulanır.

SORU 9: Şubat ayının 7’sinde nev’i değiştirerek limited şirketten anonim şirkete döndük. Şubat ayına ait Ba-Bs formlarımızı limited şirket adına mı anonim şirket adına mı vermeliyiz?

 

396 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin (2.2.5.) numaralı bölümüne göre Şubat dönemi için, devrin gerçekleştiği tarihe kadar olan Ba-Bs bildirim formlarının limited şirket adına, devrin gerçekleştiği tarihten ay sonuna kadar olan Ba-Bs bildirim formlarının ise anonim şirket adına, takip eden ayın sonuna kadar verilmesi gerekmektedir.

SORU 1: Gelir Vergisi Kanununa göre yıllık beyannameden indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar nelerdir?

Yıllık beyannameden indirim  konusu yapılacak bağış ve yardımlar;

- Genel ve özel bütçeli kamu  idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler ile kamu yararına çalışan  dernekler ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yıllık  toplamı beyan edilecek gelirin % 5'ini (kalkınmada öncelikli yöreler için % 10'unu)  aşmamak üzere, makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar.

- Genel ve özel bütçeli kamu  idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul,  sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak)  kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme  yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin  izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri  Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla  yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her  türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam  ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların  tamamı.

- Fakirlere yardım amacıyla gıda  bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca  belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve  yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı.

- Genel ve özel bütçeli kamu  idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan  dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel  araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da  Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen  harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların % 100'ü  (Bakanlar Kurulu, bölgeler ve faaliyet türleri itibariyle bu oranı yarısına  kadar indirmeye veya kanuni oranına kadar çıkarmaya yetkilidir).

- Başbakanlıkça veya Bakanlar kurulunca başlatılan yardım  kampanyalarına makbuz  karşılığı yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı.

- İktisadi işletmeleri hariç,  Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz mukabili yapılan  nakdi bağış ve yardımların tamamı.

- EXPO 2016 Antalya  Ajansına yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımlar ile sponsorluk  harcamalarının tamamı.

- 3289 sayılı Gençlik ve  Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17.6.1992  tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında  Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; amatör spor dalları için  tamamı, profesyonel spor dalları için % 50'si.

SORU 2: Kurumlar Vergisi Beyannamesinde indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar nelerdir?

Kurumlar  vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak  bağış ve yardımlar;
-  Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamaların,

-  Söz konusu tesislerin inşası için yukarıda belirtilen kamu kuruluşlarına yapılan her türlü bağış ve yardımların,

-  Mevcut okul, sağlık tesisi ve öğrenci yurtları ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı,

- Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların %100'ü,

- Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığı ile makbuz karşılığında yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı,

- İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından makbuz karşılığı yapılan nakdî bağış veya yardımların tamamı,

- Üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerine yapılan aynî veya nakdî bağış ve yardımların tamamı.

 SORU 3: Dernek ve vakıflara yapılan bağışlar indirim konusu yapılabilir mi ?

İndirim konusu yapılacak bağış ve  yardımlar, beyan edilecek gelirin %5'i (Kalkınmada Öncelikli Yörelerde % 10'u)  ile sınırlı olarak, Genel ve Özel Bütçeli Kamu İdarelerine, İl Özel  İdarelerine, Belediyelere ve Köylere, Kamu Yararına Çalışan Derneklere, Bakanlar  Kurulunca Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıflara yapılan bağış ve yardımları  kapsamaktadır.

Örneğin; okul koruma dernekleri  ve okul aile birlikleri gibi diğer dernekler yukarıda belirtilen kurum ve  kuruluşlar arasında yer almadığından, bu derneklere yapılan bağış ve  yardımların beyan edilecek gelirden indirilmesi mümkün değildir. Ancak söz  konusu derneklerin kamu menfaatine yararlı bir dernek olması halinde bu  derneklere yapılan bağış ve yardımlar beyan edilen gelirin %5'ini aşmaması  koşuluyla indirim olarak dikkate alınabilecektir.

Gelir Vergisi Kanununun 89/4 üncü  maddesi ve Kurumlar Vergisi Kanununun 10/1-c maddesi uyarınca kamu yararına  çalışan derneklerle, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara  yapılan bağış ve yardımların toplamı, beyan edilen gelirin veya kurum  kazancının %5'ini, (gelir vergisi mükellefleri için kalkınmada öncelikli  yörelerde % 10'unu) aşmaması şartıyla, gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinde  bildirilecek gelirler veya kazançlar üzerinden indirilebilecektir.

SORU 4: Gelir Vergisi Kanununa göre bağış ve yardımların belgelendirilmesi nasıl olacaktır?

Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde, yıllık beyannamede yer alacak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak işlemlerde mükelleflerce yapılan bağış ve yardımların ilgili kurumlardan alınacak belgelerle tevsik edilmesi yeterlidir. Bağışı yapan tarafından bir belge düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, varsa bağış yapılan malın edinimine ilişkin belgelerin saklanması zorunludur. 
Bu kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 257 nci maddesindeki yetkiye istinaden indirim için geçerli belge olarak kabul edilecektir.
Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesine eklenen hüküm çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenecektir. 
Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenecektir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır. 
Faturada "İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır." ibaresinin yer alması zorunludur.
Dernek ve vakıflar kendi mevzuatlarının öngördüğü belgeleri düzenleyecek ve bağış yapanlara bir örneğini vereceklerdir. Ticari faaliyetle uğraşanlarca düzenlenen faturalar dernek ve vakıf tarafından muhafaza edilecektir.

SORU 5: Bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde değeri nasıl tespit edilecektir?

Gelir vergisi mükellefleri tarafından bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu teşkil eden mal veya hakkın varsa mukayyet değeri, yoksa Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca tespit edilecek değeri esas alınır.
Kurumlar vergisi mükellefleri tarafından bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır.

SORU 6: Gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde, cari yılda indirim konusu yapılamayan bağış ve yardımlar sonraki yıllara devredebilir mi?

Gelir ve kurumlar vergisi  matrahının tespitinde, kazancın yetersiz olması nedeniyle cari yılda indirim  konusu yapılamayan bağış ve yardımlar sonraki yıllarda indirim konusu  yapılamamaktadır.

SORU 7: Kurumlar Vergisi Kanununa göre üniversitelere yapılan nakdi ve ayni bağışlar indirim konusu yapılabilir mi?

Üniversite tüzel kişiliği adına (vakıf üniversiteleri de dâhil) yapılacak her türlü nakdi ve ayni bağışların tamamı, beyannamede ayrıca gösterilmek şartıyla gelir vergisi matrahının veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

SORU 8: Kurumlar Vergisi Kanununa göre %5 ile sınırlı indirilecek bağış ve yardımlarda, kurum kazancından indirim konusu yapılacak bağışın miktarı nasıl hesaplanacaktır?

Ticari bilanço kârı – (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)

SORU 1:Kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı? Doğması durumunda damga vergisi nereye ödenecektir?

Kira sözleşmeleri sözleşme süresine göre kira bedeli üzerinden nispi (2018 yılı için binde 1,89) damga vergisine tabi tutulur. Bu kağıtlara ilişkin damga vergisi kağıdı imzalayanların sürekli damga vergisi mükellefi olması halinde Damga Vergisi Kanununun 22/a maddesi uyarınca ertesi ayın yirmi üçüncü günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir. Sözleşmeyi düzenleyenlerin sürekli mükellefiyeti olmaması halinde ise sözleşmenin düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.

Damga vergisine tabi kağıtları imzalayanların damga vergisi açısından müteselsil sorumluluğu vardır. Bu nedenle kağıdı düzenleyen taraflardan birinin vergiyi ödemesi yeterlidir.

Gelir vergisinden muaf esnaf, muaf serbest meslek erbabı ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından işyeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri ile dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenameleri damga vergisinden istisnadır.

Ancak, 9/8/2016 tarihinden önce düzenlenen istisna kapsamındaki kira sözleşmelerinin ayrıca kiracı ve kiralayan yanında "adi kefil" veya "müteselsil kefil", "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29/c-7 ve c-8. maddeleriyle; 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) ve (32) numaralı fıkralarında yer alan “kira mukavelenameleri.” ibareleri “kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” şeklinde değiştirildiğinden, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.

SORU 2: Kira sözleşmelerinde kefalet durumu olması halinde Damga Vergisi ne şekilde hesaplanır?

Bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınır. Kira sözleşmesinde adi kefalet olması halinde kefalet işlemi için nispi (2018 yılı için binde 9,48 oranında), kiralama işlemi için nispi (2018 yılı için binde 1,89 oranında) ayrı ayrı damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.

Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır. Kira sözleşmesinin müteselsil kefalet durumunu da içermesi halinde, söz konusu sözleşmenin en yüksek vergi alınmasını gerektiren kefalet işlemi üzerinden nispi (2018 yılı için binde 9,48 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

SORU 3: Kira sözleşmesinin süresinin uzatılmasında damga vergisi uygulaması nasıldır?

Kira sözleşmesinin süresinin, süre uzatımına ilişkin yazılı bir karar/olur alınmaksızın veya yeni bir sözleşme düzenlenmeksizin veyahut mevcut sözleşmeye bu hususa ilişkin ayrıca bir şerh konulmaksızın otomatik olarak uzaması halinde, damga vergisine tabi bir kağıt bulunmadığından, uzatılan süre için damga vergisi aranılmayacaktır.

Ancak, söz konusu sözleşmeye süre uzatımına ilişkin şerh konulması veya bu konuda bir karar/olur alınması veyahut süre uzatımına dair ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kağıdın/şerhin, uzatılan süre ve kira bedeli esas alınmak suretiyle hesaplanacak matrah üzerinden Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-2 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

SORU 4: Konut kira sözleşmesine istinaden damga vergisi doğar mı?

İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin gerçek kişilerce mesken olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.

Ancak, 9/8/2016 tarihinden önce düzenlenen istisna kapsamındaki kira sözleşmelerinin ayrıca kiracı ve kiralayan yanında "adi kefil" veya "müteselsil kefil", "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmekteydi.

Diğer taraftan, 6728 sayılı Kanunun 29/c-7 maddesi ile 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (31) numaralı fıkrasında yer alan “kira mukavelenameleri.” ibareleri “kira mukavelenameleri ile bu mukavelenameler üzerine konulacak kefalet şerhleri ve teminatlar.” şeklinde değiştirildiğinden 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren damga vergisinden istisna olan söz konusu kira sözleşmelerinden, bu sözleşmelerdeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri nedeniyle de damga vergisi alınmayacaktır.

SORU 5: Ücret ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar nispi (2017 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabidir.

SORU 6: Konut kapıcı ücretlerinden damga vergisi kesilir mi?

Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtların damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre söz konusu istisna şartlarını taşıyan kapıcıların ücret ödemesine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi aranmayacaktır.

SORU 7: Ücret avanslarından damga vergisi kesilmesi gerekir mi?

Ücret avanslarının ödenmesi sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (2018 yılı için, binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması, kati ödemeye ilişkin düzenlenen kağıdın ise, daha önce ödenen avansın mahsubunu da içerecek şekilde düzenlenmiş olması halinde kalan ödeme tutarı üzerinden aynı nispette damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

 

 

SORU 8: Harcırah ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılmakta mıdır?

Harcırah ödemeleri sırasında düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca nispi (2018 yılı için binde 7,59 oranında) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

SORU 9: Nüshalar damga vergisine tabi midir?

9/8/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, “Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı aynı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise sadece bir nüshası damga vergisine tabidir.” şeklinde değiştirilmiştir.

Kanunla yapılan düzenleme öncesinde, gerek nispi gerekse maktu damga vergisine tabi kağıtlar, nüsha sayısına göre ayrı ayrı aynı nispet ve miktarda damga vergisine tabi tutulmaktaydı.

Yapılan düzenleme uyarınca, damga vergisi yönünden vergiyi doğuran olayın ilgili maddenin yürürlük tarihinden (9/8/2016) itibaren gerçekleşmesi durumunda, birden fazla nüsha olarak düzenlenen nispi vergiye tabi kağıtlarda sadece tek nüsha üzerinden damga vergisi hesaplanacaktır.

Maktu damga vergisine tabi kağıtlarda ise her bir nüshadan ayrı ayrı aynı miktarda vergi alınması uygulamasına devam edilecektir.

SORU 10: Sözleşmelerde yer alan cezai şart taahhütleri damga vergisine tabi midir?

6728 sayılı Kanunun 24/b maddesiyle 488 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin sonuna, “Pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmaz.” şeklinde fıkra eklenmiştir.

Buna göre, 6728 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9/8/2016 tarihinden itibaren asıl akit ve işlemle birlikte aynı kağıtta yer verilen pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin yaptırımı olarak belirlenen taahhütlerden damga vergisi alınmayacak, damga vergisi asıl akit konusu işlem üzerinden alınacaktır. Ancak söz konusu taahhütler, ayrı bir kağıtta düzenlenmesi ve başlı başına bir sözleşmeye konu olması durumunda damga vergisine konu teşkil edecektir.

SORU 11: İhalenin iptal edilmesi durumunda ihale kararı için ödenen damga vergisi iade edilir mi?

6728 sayılı Kanunun 28/b maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “II.Kararlar ve mazbatalar” başlıklı bölümünün (2) numaralı fıkrasına “(4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi halinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)” şeklinde parantez içi hüküm eklenmiş olup, düzenleme sonrası söz konusu fıkra aşağıdaki gibidir.

“İhale Kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların her türlü ihale kararları (4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi halinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)”

Söz konusu fıkradaki düzenleme sonrasında, Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihale makamı olan kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi nedeniyle, ihale kararının hükmünden kısmen veya tamamen yararlanılmayan kısmına ait damga vergisi ret ve iade edilecektir.

SORU 12: Düzeltme beyannameleri damga vergisine tabi midir?

6728 sayılı Kanunun 28/c-1 maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün “2.Beyannameler” başlıklı fıkrasının (b) bendine, “Vergi beyannameleri:” ibaresinden sonra gelmek üzere “((f) bendi dahil olmak üzere, beyanname verme süresi içerisinde düzeltme amacıyla verilen beyannameler hariç)” şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.

Buna göre, kanuni süresinde düzeltme amacıyla verilen vergi beyannamelerinden damga vergisi alınmayacaktır.

SORU 13: Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yapılan işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtlar damga vergisine tabi midir?

488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (43) numaralı fıkrası kapsamında;

1) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak Yatırım Teşvik Belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kağıtlara,

2) Münhasıran yatırım döneminde Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlara,

3) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kağıtlara,

4) Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlara,

 

damga vergisi istisnası uygulanacaktır.

SORU 1: Engellilik indirimi nedir?

Engellilik indirimi; çalışma gücü kayıp oranı asgari % 40 ve üzerinde olanların ücret ve/veya kazançlarına, girecekleri derecelere göre belirlenen miktarda indirimin uygulanmasıdır. Engellilik bulgularına göre girecekleri derecelere esas oranlar; çalışma gücünün asgari % 80'ini kaybetmiş bulunanlar birinci derece engelli, asgari % 60'ını kaybetmiş bulunanlar ikinci derece engelli, asgari % 40'ını kaybetmiş bulunanlar ise üçüncü derece engelli olarak belirlenmektedir.

SORU 2: Engellilik indiriminden kimler yararlanır?

Engellilik indiriminden;
- Engelli ücretli (hizmet erbabı),
- Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli (hizmet erbabı),
- Engelli serbest meslek erbabı,
- Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı,
- Basit usulde vergilendirilen engelliler,
yararlanır.

SORU 3: "Bakmakla yükümlü olduğu kişi" ne demektir?

"Bakmakla yükümlü olunan kişi" ifadesi, engellilik indirimi uygulamasına ilişkin olarak yayımlanan 222 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde tanımlanmıştır. Bu ifadeden, engelli kişinin tabi olduğu çalışma mevzuatı veya bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik Kurumunun mevzuatına göre bakmakla yükümlü sayılan anne, baba, eş, çocukları ve mahkeme kararı ile vasi tayin edilen kardeş anlaşılacaktır. Çocuklarda yaş sınırlamasına gidilmeksizin işlem yapılacaktır.

SORU 4: Engellilik indirimi uygulamasının sağlayacağı yarar nedir?

Engelli sayılanların çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen dereceler itibariyle tespit edilen 2018 yılına ilişkin aylık engellilik indirimi tutarları, 
- Birinci derece engelliler için 1.000 lira, 
- İkinci derece engelliler için 530 lira, 
- Üçüncü derece engelliler için 240 liradır.
Bu tutarlar, engelli ücretlilerde ve bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretlilerde aylık tevkifat matrahından düşülür. 
Serbest meslek erbabı olan engelliler ile bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabının ve basit usulde vergilendirilenlerin yıllık beyan edilecek gelirlerinden (yukarıda aylık olarak belirlenen tutarlar yıllık olarak hesaplanarak) indirilir. 
Dolayısıyla, ücretlinin aylık matrahına girecekleri derecelere göre asgari % 15, serbest meslek erbabında ve basit usulde vergilendirilenlerde ise yıllık kazançlarında asgari % 15 katkı sağlayacaktır.

SORU 5: Engellilik indiriminden yararlanmak için ne yapılmalıdır?

Engellilik indiriminden yararlanmak isteyen kişilerin bir dilekçe ve aşağıda belirtilen belgelerle birlikte; Vergi Dairesi Başkanlığı olan illerde ilgili Grup Müdürlüğüne, Vergi Dairesi Başkanlığı olmayan illerde ise Gelir Müdürlüğüne, Bağımsız Vergi Dairesi bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, Vergi Dairesi bulunmayan ilçelerde ise Malmüdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir. 
Engellilik indiriminden yararlanmak isteyenlerin dilekçe ekinde bulunduracağı belgeler şunlardır:
1. Engelli ücretli;
- Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge. 
- T.C. kimlik numarası.
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince "ASLI GİBİDİR" şerhi ile onaylanmış örneği. 
2. Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli;
- Ücretlinin çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge. 
- Kendisinin ve engelli kişinin T.C. kimlik numarası.
- Engelli kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösterir belge.
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince "ASLI GİBİDİR" şerhi ile onaylanmış örneği.
3. Engelli serbest meslek erbabı; 
- Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge. 
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince "ASLI GİBİDİR" şerhi ile onaylanmış örneği.
4. Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı;
- Serbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge. 
- Engelli kişinin T.C. kimlik numarası.
- Engelli kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösteren belge (sağlık karnesi örneği).
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince "ASLI GİBİDİR" şerhi ile onaylanmış örneği.
 5. Basit usulde vergilendirilen engelliler; 
-Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge. 
- İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, ilgili hastane yetkililerince "ASLI GİBİDİR" şerhi ile onaylanmış örneği.

SORU 6: Engellilik indiriminden yararlanan ücretliler asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanabilir mi?

 

Engellilik indiriminden yararlanan bir ücretlinin gelir vergisi matrahı hesaplanırken engellilik indirimi mahsup edilecek ve engellilik indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından da yıllık asgari geçim indirimi tutarının 1/12'si mahsup edilecektir. Mahsup edilecek tutar, kalan gelir vergisi tutarını aşamayacak ve mahsup edilemeyen asgari geçim indirimi tutarı diğer dönemlerde mahsup edilemeyecektir.

Engellilik indiriminden yararlanan bir ücretlinin, indirim nedeniyle gelir vergisi matrahının kalmaması durumunda gelir vergisi tevkifatı yapılamayacağı için asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanması mümkün değildir. Asgari geçim indirimi uygulamasında esas olan, ücretlinin vergi matrahının doğması ve bu matrah üzerinden de gerçek usulde gelir vergisi tevkifatının yapılmış olmasıdır. Ancak, engellilik derecesine göre engellilik indirimi uygulaması sonrasında ücretlinin gelir vergisi matrahının kalması veya hizmet erbabına aylık maaş ödemesi dışında vergiye tabi diğer ödemelerin yapılması durumunda, yapılan gelir vergisi tevkifatını aşmamak üzere, 
ücretlinin asgari geçim indiriminden yararlanması mümkün bulunmaktadır.
Ancak, ödenecek asgari geçim indirimi tutarı aylık asgari ücret üzerinden hesap edilen vergiden fazla olamayacaktır.

SORU 1: Geçici vergi nedir?

Geçici vergi, gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsuben üçer aylık kazançları üzerinden hesaplanarak ödenen bir peşin vergi uygulamasıdır.

 

SORU 2: Hangi kazançlar geçici verginin kapsamına girer?

Gerçek usulde vergilendirilen  ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri  cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere  geçici vergi ödemek zorundadırlar. Adi ortaklıklar, kollektif şirketler ve adi  komandit şirketler, ortaklık olarak gelir veya kurumlar vergisi mükellefi  olmadıklarından geçici vergi mükellefi değillerdir. Ancak adi ortaklıklar ile  kollektif şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde komandite ortakların  elde ettikleri kazançlar geçici verginin konusuna girmektedir.

SORU 3: Kimler geçici vergi ödemez?

Tasfiye halindeki kurumlar  vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde, basit usulde vergilendirilen gelir  vergisi mükellefleri, yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapanlar, ücret geliri  elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, zirai kazanç  sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna  edilen serbest meslek erbabı ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar geçici  vergi ödemezler. Ancak, geçici vergi ödemeyeceği belirtilen kişiler bu  işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki  kazançları nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadırlar.

SORU 4: Geçici vergiye esas kazanç nasıl tespit edilir?

Mükellefler, öncelikle ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolarını esas alarak geçici vergi dönem kazancını, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmüne göre belirleyeceklerdir. Geçici vergiye ilişkin kazançların tespitinde dönemsellik esasına uyulması ve Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.

SORU 5: Gelir Vergisi mükellefleri ile Kurumlar Vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı kaçtır?

Geçici vergi oranı, Gelir Vergisi mükellefleri için, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oran (%15) , Kurumlar Vergisi mükellefleri için %20 olarak uygulanır.

 SORU 6: Geçici vergi nasıl hesaplanacaktır?

Gelir vergisi mükellefleri için geçici vergi ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançlarına, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oranın (%15) uygulanması suretiyle hesaplanacaktır. Kurumlar vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı safi kurum kazancı üzerinden %20 olarak uygulanır. Hesaplanan geçici vergiden varsa aynı hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkifat yoluyla ödenmiş vergiler mahsup edilecek, mahsuptan sonra kalan tutar ödenmesi gereken geçici vergi olarak beyan edilecektir

SORU 7: Geçici vergi beyannamesi düzenlenirken hangi istisna ve indirimler dikkate alınır?

Mükellefler, geçici vergiye tabi kazançlarının tespiti sırasında gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde dikkate alabilecekleri tüm indirim ve istisnalardan yararlanabilirler.

SORU 8: Geçici verginin eksik beyan edilmesi halinde ne yapılır?

Geçmiş dönemlere ilişkin geçici  verginin %10'u aşan tutarda eksik beyan edilmesi durumunda eksik beyan edilen  kısım için yapılacak re'sen veya ikmalen tarhiyata vergi ziyaı cezası ile  gecikme faizi uygulanır. %10'luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan  edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

SORU 9: Geçici verginin ödenmemesi durumunda gecikme zammı hesaplanır mı?

Tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş olması dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarı için vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarih olan yıllık beyannamenin verilmesi gereken kanuni sürenin başlangıç tarihine kadar gecikme zammı uygulanır.

SORU 10: Ödenmeyen geçici vergi yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mi?

Tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemiş geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş olması şarttır.

SORU 11: Bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici vergi sonraki dönem beyannamesinden mahsup edilebilir mi?

Yıl içinde bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici verginin ödenme şartına bağlı olmaksızın bir sonraki dönem beyannamesinden mahsubu mümkündür. Ödenmiş olma şartı yıllık gelir vergisi beyannamesinden mahsup yaparken aranmaktadır. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilir.

SORU 12: Tahakkuk eden ancak ödenmeyen geçici vergi için ne yapılır?

Üçer aylık kazançlar üzerinden  tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemesi nedeniyle yıllık beyanname üzerinden  hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin  edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi  gereken tarihe (gelir vergisi mükellefleri için 1 Mart, kurumlar vergisi  mükellefleri için 1 Nisan) kadar gecikme zammı uygulanır.

 

SORU 13: Bağ-Kur primlerini geçici vergi beyannamesinde indirme imkanı var mıdır? Varsa hangi sütunda gösterilir?

Gelirin elde edildiği yılda  ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla, bağ-kur primleri, kazançla sınırlı  olarak indirilebilecektir. Dönem sonunda yıllık beyannamede beyan edilen kazanç  olmaması veya yetersiz olması halinde, geçici vergi dönemlerinde indirilen  ödenmiş bağ-kur giriş keseneği ve primleri tutarının, yıllık beyannameye göre  yararlanılması mümkün olan kısmı; gelir vergisi mükelleflerince beyan edilen  gelirden indirilebilecek, kalan kısmı indirim konusu yapılamayacaktır. Bağ-Kur  primleri beyanname üzerinde "Diğer İndirimler" sütununda gösterilir.

SORU 14: Geçici verginin dönemleri, beyan ve ödeme zamanları nedir?

 

DÖNEM

BEYAN

ÖDEME

1.Dönem (Ocak, Şubat, Mart)

14 Mayıs akşamına kadar

17 Mayıs akşamına kadar

2.Dönem(Nisan, Mayıs, Haziran)

14 Ağustos akşamına kadar

17 Ağustos akşamına kadar

3.Dönem(Temmuz, Ağustos, Eylül)

14 Kasım akşamına kadar

17 Kasım akşamına kadar

4.Dönem   (Ekim, Kasım, Aralık)

14 Şubat akşamına kadar

17 Şubat akşamına kadar

 

SORU 15: Yeni işe başlayan, işi bırakan ve tasfiyeye giren mükelleflerde geçici vergi nasıl uygulanacaktır?

Yeni işe başlayan mükellefler,  faaliyete başladıkları tarihin içinde bulunduğu geçici vergi döneminden  itibaren geçici vergi ödemeye başlayacaklardır. İşin bırakılması halinde ise  işin bırakıldığı tarihi içeren dönemden sonraki dönemler için geçici vergi  beyannamesi verilmeyecektir. Ticaret siciline tescil edilerek tasfiyeye giren  kurumlar tasfiyeye girdikleri tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları  üzerinden geçici vergi ödeyecekler, bu dönemden sonraki tasfiye dönemlerinde  geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.

SORU 16: Özel İnşaat yapan firmalar geçici vergi beyannamesi verir mi?

Yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapan firmalar hariç, tüm inşaat firmaları geçici vergi beyannamesi verirler.

SORU 17: Bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri geçmiş yıl zararlarını geçici vergiden mahsup edebilirler mi?

 

Geçici vergi matrahının hesaplanmasında, gelir vergisi matrahlarının tespitinde indirimi mümkün olan geçmiş yıl zararları dikkate alınacaktır.

SORU 1: Kiralık olarak ikamet edilen evin bir odasının, ticari ve veya serbest meslek faaliyeti için işyeri olarak kullanılması durumunda gelir vergisi stopaj ( tevkifat ) ve beyan nasıl olmalı?

İkamet olarak kullandığı konutun aynı zamanda bir odasını da işyeri olarak kullandığı takdirde konutun tamamı işyeri olarak kabul edilecek ve GVK.'nun 94/5-a md. si hükmüne göre; % 20 oranında stopaj kesintisi yapılacaktır.

Kazanç sahibi, kazancın elde edilmesiyle ilgisi bulunan giderlerini, faaliyette bulunulan işe ait olduğu ve işle ilgili olarak kullanıldığını ispat etmesi halinde ticari kazancın tespitinde (hesaplarında) gider olarak indirim konusu yapabilecektir. Ayrıca mülk sahibi tarafından da elde edilecek gelir, 2014 yılı için 27.000 TL. tutarındaki beyan sınırını (2015 yılı için 29.000 TL.) aşması halinde beyan edilecektir.

SORU 2: Bir yardım sandığından kiralanan işyeri için yapılan kira ödemeleri üzerinden tevkifat yapılması gerekli midir?

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/b) bendinde, vakıflar (mazbut vakıflar hariç) ve derneklere ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması esası getirilmiş olduğundan, vergi uygulamalarında dernek olarak kabul edilen sandıkların sahip oldukları gayrimenkulleri kiralamaları nedeniyle elde ettikleri kira gelirleri üzerinden bu hüküm uyarınca %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

 

Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Muafiyetler" başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, kamu idare ve kuruluşları tarafından sosyal amaçlarla işletilen şefkat, rehin ve yardım sandıkları, sosyal yardım kurumları, yoksul aşevleri, ceza ve infaz kurumları ile tutukevlerine ait işyurtları, darülaceze atölyeleri, öğrenci yurtları, pansiyonları ve benzeri kuruluşların kurumlar vergisinden muaf olduğu belirtilmiştir. Buna göre, bu kapsamda, değerlendirilen sandıkların sahip olduğu gayrimenkullerin kiralanması nedeniyle elde edilen kira gelirlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekmektedir.

SORU 1: Akaryakıt istasyonlarına, intifa hakkı tesis edilmesi neticesinde yenileme geliştirme ve destekleme gibi çeşitli adlar altında peşin ödenen bedeller hangi dönem kazancına dâhil edilir?

Ticari kazancın tespitinde tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri geçerli olduğundan alınan bedellerin intifa hakkı ve anlaşma süresi ile ilişkilendirilmeksizin tahakkuk eden dönem kazancına dâhil edilir. 
Ancak bunun intifa hakkı tesisi ettirilmesi suretiyle kullandırılması durumunda kiralama olarak değerlendirilmesi ve tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereği ilgili yılların kurum kazancına dâhil edilmesi gerekmektedir.

SORU 2: Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yapılan yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinde, malzeme temini ve inşaat yapım işinin tek sözleşme ile yapılması durumunda malzeme temini dolayısıyla ödenen hak edişlerden de tevkifat yapılacak mıdır?

Malzeme temini ve inşaat işinin ayrı ayrı sözleşmeye bağlanmayıp tek sözleşmeyle yapılması halinde, belirtilen işler bir bütün olarak yıllara sâri inşaat ve onarım işi kapsamında değerlendirileceğinden, malzeme temini dâhil ödenen hak edişlerin tamamından 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

SORU 3: Mükelleflerin ticari işletmelerinde kullanmak üzere inşa ettiği gayrimenkullerin vergi ve muhasebe işlemleri ne şekilde olacaktır?

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı  maddesinde ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış ve maddenin  7 nci bendinde Vergi Usul Kanununa göre ayrılan amortismanların ticari kazancın  tespitinde indirim konusu yapılacağı belirtilmiştir.

Bilanço usulüne göre defter tutan  mükelleflerin ticari işletmelerine ilişkin olarak inşa edeceği işyerleri ile  ilgili yapılan masrafların ve ödenen tutarların tek düzen muhasebe sistemine  göre "258- Yapılmakta Olan Yatırımlar" hesabında izlenmesi ve harcamaların  yatırım bittikten sonra amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekmektedir.

SORU 4: Yıllara sâri inşaat işleri ile birlikte diğer faaliyetlerle de uğraşılması durumunda müşterek genel giderler ve amortismanlar ne şekilde dağıtılacaktır?

Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı; aynı Kanunun 43 üncü maddesinde,

hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yer alan yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinin yanında diğer faaliyetlerle de uğraşılması halinde, bunların hepsi için yapılacak ortak genel giderler, yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının birbirine olan oranı dâhilinde; müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları ise kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtılacaktır.

SORU 5: Kurumların adi ortaklıklardan elde ettikleri kazançlar ne şekilde değerlendirilir?

Adi ortaklıklar Borçlar Kanununun 620 - 645 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 620 nci maddesinde adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri kârlar, hisseleri oranında şirketlerin kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilecektir.
Dar mükellef kurumların inşaat taahhüt işi yapan adi ortaklıklara girmeleri halinde ise, söz konusu adi ortaklık, dar mükellef kurumların işyeri sayılacak ve ticari kazanç hükümlerine göre vergileme yapılacaktır.

SORU 6: Konsorsiyum halinde kurulan ortaklıkları oluşturan kurumlardan tevkifat yapılacak mıdır?

Birden fazla takvim yılına yaygın  inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak  yapılan hakediş ödemelerinden %3 oranında tevkifat yapılmaktadır.

Konsorsiyum olarak hareket eden  firmalarca yapımı taahhüt edilen yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde  (makine, teçhizat ve taşıt temini dahil);

- Firmalar arasındaki konsorsiyum  anlaşmasında, ""konsorsiyum"" tanımı için gerekli olan şartların yer almış  olması,

- İdare ile konsorsiyum arasında  yapılan sözleşmede işin tamamının alt aşamada kısımlara ayrılabilmesi ve her  bir kısım için ödenecek bedelin belirlenmesi,

- Yurt dışından makine, teçhizat  ve taşıt teminini içeren sözleşmelerde, temin işinin doğrudan yurt dışındaki  ana merkez tarafından ve Türkiye'deki işyerinin hiçbir katkısı olmaksızın  gerçekleştirilmiş olması,
halinde ihale edilen iş için yapılan ödemeler,  vergi kesintisi açısından konsorsiyum üyesi firmaların taahhüt ettikleri işle  sınırlı olmak üzere ayrı ayrı değerlendirilecektir.

Bu şekilde ihalesi yapılan inşaat  işlerinde, taahhüt edilen iş, bütünü itibarıyla alt aşamalara ayrılacak ve  birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin kısmı için  vergi kesintisi yapılacaktır.

SORU 7: Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna ne şekilde uygulanmaktadır?

Kurumlar Vergisi Kanununun 5/h maddesi ile yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye'de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, herhangi bir koşula bağlanmaksızın kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Bu istisnanın uygulanması açısından, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların Türkiye'ye getirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Söz konusu kazançların Türkiye'de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi istisnadan yararlanılması için yeterlidir.

SORU 8: Yurt dışında yapılan inşaat işleri nedeniyle, işin tamamlanmasından sonra ödenen faiz ve kur farklarının vergi kanunları karşısındaki durumu nedir?

Yurt dışında yapılan inşaat  işlerinde kullanılmak üzere alınmış krediler için, inşaat işlerinin sona  erdirilmesinden sonra ödenmesi gereken faiz ve kur farkları, yabancı ülkede  bunları ödeyecek bir işletmenin kalmaması ve bu işe ilişkin olarak elde edilen  hasılatın yurt dışındaki inşaata harcanan kredi tutarı kadar kısmının  Türkiye'ye getirilmesi halinde, söz konusu kredi Türkiye'deki merkezin bir  borcu haline gelmekte ve merkez tarafından ödenmesi zorunluluğu ortaya  çıkmaktadır. Bu kredilere ilişkin olarak yurt dışındaki inşaat işlerinin sona  ermesinden sonra doğan kur farkı ve faizler, merkezdeki kurum için ticari  kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılmış bir gider niteliğinde  olduğundan, genel esaslar çerçevesinde kurum kazancının tespitinde dikkate  alınabilecektir.

SORU 9: Yurt dışında yapılan inşaat işleri nedeniyle, merkez ve şube arasındaki cari hesapların değerlemesi nasıl olacaktır?

Yurt dışında yapılan inşaat işleri ile ilgili olarak Türkiye'deki merkez ile yurt dışındaki işyeri arasında ortaya çıkan ilişkilerde yurt dışındaki işyerine Türkiye'den fatura kesilmek suretiyle yapılan ve o işyerinde maliyet veya gider olarak kabul edilen mal ve hizmet hareketleri ile yurt dışındaki işyeri ile Türkiye'deki merkez arasındaki para hareketlerinin ayrı ayrı hesaplarda izlenmesi ve değerlemenin buna göre yapılması gerekmektedir. 
Yurt dışındaki işyerine merkez tarafından fatura düzenlenmek suretiyle ihraç olunan emtia ile yurt dışına yönelik olarak fatura düzenlenmek suretiyle yapılan hizmetlerden doğan dövize bağlı alacak ve borçların aynen mal veya hizmet ihracından doğan alacak ve borçlarda olduğu gibi değerlemeye tabi tutulacağı ve değerleme farklarının vergi matrahının tespitinde dikkate alınacağı tabiidir.
Türkiye'de bulunan merkez ile yurt dışındaki işyeri arasında gerçekleşen diğer para hareketlerinden doğan alacak ve borçların ise gerçek bir alacak ve borç niteliği taşımadığı açıktır. Bu nedenle, söz konusu para hareketlerine dayalı cari hesap bakiyelerinin değerlemesine gerek bulunmamaktadır.

SORU 10: Yıllara sâri inşaat ve onarım işlerinde, işin bitim tarihi nasıl tespit edilmektedir?

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde, birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zararın işin bittiği yıl kati olarak tespit edileceği ve tamamının o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterileceği hükme bağlanmış olup 44 üncü maddesinde de, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih, diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin bitim tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
İnşaat taahhüt işlerinde işin yıllara sari olup olmayacağı, işe başlama ve işin bitirilmesinin farklı takvim yıllarında vuku bulup bulmadığının tespiti ile mümkün olabilmektedir. Taraflar, işe ilişkin sözleşmede işin bir sonraki takvim yılında bitirilmesini hüküm altına almış iseler, bu tarih dikkate alınarak hakedişler üzerinden vergilendirme yapılacaktır. İşin bitim tarihi, işin yıllara sari bir iş olup olmayacağının tespiti açısından çok önemli bir tarih olup; bu tarihin, işi üstlenen firma tarafından işin süresinden önce bitirileceği yönünde taahhüt verilerek öne çekilmiş olması vergilendirme rejiminde değişiklik yapılmasını gerektirmeyeceğinden, müteahhit firmalara bu işler nedeniyle yapılacak ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

SORU 11: Özel hesap dönemi talep edilebilmesi için gerekli şartlar ve başvuru dilekçesine eklenmesi gereken belgeler nelerdir?

Özel hesap dönemi için Maliye Bakanlığına (Gelir İdaresi Başkanlığı) yazılı başvuru yapılarak izin alınması gerekmektedir. Özel hesap dönemi istenmesinin gerekçesinin belirtilmesi ve belgelendirilmesi gerekmektedir.
Faaliyetlerinin niteliği itibariyle özel hesap dönemine geçmek isteyen mükellef kurumlar hesap dönemi değişikliğinin sebebinin izah edildiği bir dilekçe ile başvurabilirler.
Ancak, yabancı ortakları dolayısıyla mali tabloların konsolidasyonunu teminen özel hesap dönemine geçmek isteyen kurumlar ise özel hesap dönemi talebine ilişkin dilekçelerine yabancı ortağın hesap dönemini gösteren kuruluş sözleşmesinin noter onaylı Türkçe tercümesini veya yabancı ortağın bulunduğu ülkenin bağımsız denetim kurumları ya da ilgili kamu idaresinden alınacak hesap dönemini gösterir yazıyı ekleyeceklerdir.

SORU 12: İlgili dönemde kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilmeyen geçmiş yıl zararları izleyen dönemlerde indirim konusu yapılabilir mi?

Kurumlar vergisi matrahının tespitinde geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılabilmesi için kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir.
(A) şirketi tarafından 2008 hesap dönemine ilişkin olarak verilen beyannamede kar beyan edilmemiş olmak kaydıyla, 2008 hesap dönemi için düzeltme beyannamesi verilmesi suretiyle 2007 hesap dönemi zarar tutarının 2008 yılı beyannamesinde ayrıca gösterilmesi ve bu zarar tutarının 2009 hesap döneminde beyan edilen kar tutarından mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, zarar mahsubunda herhangi bir yılda matrah beyan edilmek suretiyle vergi hesaplanması halinde, önceki dönemlere ilişkin geçmiş yıl zararlarından vazgeçilmiş sayılacağı tabiidir.

SORU 13: Teşebbüs sahibi veya çalışanların kusuru nedeniyle ödenen maddi ve manevi tazminatlar ile söz konusu tazminatlara ilişkin yasal faizler kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir mi?

Ödenen tazminatların gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibi veya çalışanların kusurundan doğmamış olması gerekmektedir. Mukavelename, ilam veya kanun emri olmaksızın ödenen tazminatların gider yazılması mümkün değildir. Teşebbüs sahibi veya çalışanların kusurundan kaynaklanan tazminatlar ise mahkeme kararına istinaden ödense bile kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilecektir.

 

SORU 14: Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müteahhitler tarafından arsa sahibi adına ödenen ve ödeme belgeleri arsa sahibi adına düzenlenen tapu bedeli, vergi, resim ve harçlarla, İSKİ Genel Müdürlüğü ve elektrik kurumuna ödenen tutarlar, belediyelere ödenen yol katılım payları tutarları ile mimarlık ofislerine ödenen proje ve yapı denetim hizmet bedellerinin gider ve maliyet olarak dikkate alınması mümkün müdür?

Yapılan bu ödemelerin belgesi müteahhitler adına düzenlenmediğinden ticari kazancın tespitinde gider ve maliyet olarak dikkate alınması mümkün değildir.

SORU 15: Firma ile işçi arasında rızaen yapılan sulh ve ibra protokolüne göre ödeyeceğiniz tazminat tutarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün müdür?

Ödenen tazminatların gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibinin kusurundan doğmamış olması gerekmektedir. Mukavelename, ilam veya kanun emri olmaksızın ödenen tazminatların gider yazılması mümkün değildir. Bu yüzden rızaen yapılan protokole göre ödenen tazminat tutarının indirim konusu yapılması mümkün değildir.

SORU 1: Tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulamasında kazancın oranlama yapılmak suretiyle tespiti serbest midir?

Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, bu kazanca indirimli vergi oranı uygulanacaktır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.

Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın bu şekilde oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle mükellefçe tespit edilmesi esastır.

SORU 2: Tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulamasında oranlama yapılırken toplam sabit kıymet tutarına aktifteki hangi kıymetler dahil edilecektir?

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A  maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan sabit kıymet ifadesinden Vergi Usul  Kanununun 313 üncü maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi  kıymetlerin anlaşılması gerekmektedir.

SORU 3: Tevsi yatırımlarda işletme aktifindeki sabit kıymetlerin yeniden değerlenmiş tutarları hesaplanırken yeniden değerleme katsayıları mı ÜFE katsayıları mı dikkate alınacaktır?

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A  maddesinde yer alan "Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit  kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır."  ifadesi ile kastedilen sabit kıymetlerin gerekli şartların oluşması halinde  yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan yeniden değerlenmiş değerinin  dikkate alınması gerektiğidir. Bu nedenle, gerekli şartların oluşması halinde  yapılacak enflasyon düzeltmesi dışında başkaca bir değerleme yapılmayacaktır.

SORU 4: Tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulamasında kazancın tespitinde gerçekleşen yatırım harcamaları tutarı sabit kıymetlere oranlanırken sabit kıymetlerin amortisman düşülmeden önceki tutarları mı yoksa amortisman düşülmüş net tutarları mı dikkate alınacaktır?

İndirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın ayrı bir şekilde belirlenmesine imkan bulunmaması halinde indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir. Oranlamada sabit kıymetler birikmiş amortismanları düşülmeden önceki brüt tutarları ile dikkate alınacaktır.

SORU 5: Yatırımın faaliyete geçmeden yahut kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devredilmesi halinde devreden ve devralan açısından indirimli vergi oranı uygulamasından yararlanılabilmesi ne şekilde olacaktır?

Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde, devralan kurum, ilgili mevzuatta belirtilen koşulları aynen yerine getirmek kaydıyla indirimli vergi oranı uygulamasından yararlanabilecektir. Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde devreden kurumun bu yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulamasından yararlanması mümkün değildir.

 

Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde ise, indirimli vergi uygulamasından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise devralan, ilgili mevzuatta belirtilen koşulları yerine getirmek kaydıyla yararlanabilecektir.

SORU 1: Binek otomobilin alım ve satımında KDV oranı kaçtır?

Sıfır binek otomobil alımında %18 oranında KDV uygulanmaktadır. -İkinci el binek oto alım ve satımında satıcının KDV mükellefiyeti olması durumunda 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli I sayılı listenin 9 uncu sırasına istinaden söz konusu aracın satışı %1 oranında KDV'ye tabi olacaktır. Ancak faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması ve işletilmesi olan mükelleflerin (sürücü kursları, araç kiralama ve taksi işletmeleri) ikinci el binek oto satışı, bu mükelleflerin binek otomobillerin alımında yüklendikleri KDV’yi KDV Kanununun 30/b maddesine göre indirim hakları olduğu için, %18 oranında KDV’ye tabidir. Ayrıca, binek otomobillerinin alımında yüklendiği KDV'yi indirim hakkı bulunan mükelleflerin 31/12/2007 tarihi itibariyle aktiflerinde veya envanterlerinde bulunan binek otomobillerinin iktisap tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra teslimi %1 oranında KDV'ye tabidir. -Nihai tüketici konumundaki kişilerin araç satışı ise KDV’nin konusuna girmediğinden bu satış işleminde KDV hesaplanmaz.

SORU 2: Hizmet ihracının özellikleri nelerdir?

Yurt dışındaki müşteriler (İkametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faaliyet gösteren şube, büro, temsilcilik ve acentası) için Türkiye'de yapılan ve yurt dışında faydalanılan hizmetler KDV den istisnadır. Verilen bir hizmetin ihracat istisnası kapsamında değerlendirilebilmesi için; 1. Hizmetin Türkiye de, yurt dışındaki bir müşteri için yapılması, (bu işlemin tevsikinin edilmesi için, fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi) 2. Hizmetten yurt dışında faydalanılması, gerekmektedir. KDV Kanununun yukarıda belirtilen hükümleri ile konu hakkındaki açıklamaların yer aldığı KDV Genel Uygulama Tebliği uyarınca, yurt dışındaki müşteriler için ifa edilen hizmetlerin, hizmetin ifa edildiği dönemde, bedelin döviz olarak Türkiye'ye gelmesi beklenilmeden ihracat istisnası kapsamında beyan edilecektir. Ancak, bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan vergilerin KDV Kanununun 32 nci maddesi kapsamında iadesinde ise ödeme belgesi (dövizin Türkiye’ye getirildiğini tevsik eden bir belge, banka dekontu vb.) aranacaktır.

Türkiye içinde taşıma hakkı bulunmayan yabancı bayraklı gemilerin tadil, bakım ve onarım hizmetlerinde, geminin tersaneye giriş çıkış yaptığının Liman Başkanlığı tarafından verilecek belge ile tevsik edilmesi kaydıyla, istisna kapsamındaki hizmet nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV'nin %50'si, hizmet bedelinin döviz olarak Türkiye'ye getirildiğini tevsik eden belge aranmaksızın iade edilir. İade edilecek KDV'nin kalan kısmı, işleme ilişkin bedelin yarısının döviz olarak Türkiye'ye getirildiği oranda iade edilir.

SORU 3: Binek otomobile ait KDV, indirim konusu yapılabilir mi?

KDV Kanununun 30/b maddesi hükmüne göre, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobillerinin alış belgelerinde gösterilen KDV hariç olmak üzere, binek otomobili alımında yüklendikleri KDV'nin indirimi mümkün bulunmamaktadır.

Bu çerçevede, gerçek usulde vergilendirilen taksi işletmecisi, sürücü kursu ve otomobil kiralama şirketi gibi işletmelerin faaliyetleri ile ilgili satın aldıkları binek otomobilleri nedeniyle ödenen KDV indirim konusu yapılabilecektir. Bu mükelleflerin binek otomobilinin alış belgesinde gösterilen KDV, ait olduğu takvim yılı aşılmamak kaydıyla, ilgili belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde, bu araçların fiilen faaliyette kullanılmaya başlanılıp başlanılmadığına bakılmaksızın indirilebilecektir.

örneğin; mükellef tarafından araç kiralama faaliyetinde kullanılmak üzere Ocak/2010 döneminde satın alınan araç nedeniyle ödenen KDV, bu dönemde aracın kiralanıp kiralanmadığına bakılmaksızın indirilebilecektir.

Binek otomobili işletmeciliği ile uğraşan mükelleflerin işletme amacı dışında satın aldıkları binek otomobillerinin alış belgelerinde gösterilen KDV'nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

SORU 4: KDV tevkifatı uygulamasında sınır nedir?

Kısmi tevkifat uygulaması kapsamına giren her bir işlemin KDV dahil bedeli 1.000 TL yi aşmadığı takdirde, hesaplanan KDV tevkifata tabi tutulmayacaktır. Sınırın aşılması halinde ise tutarın tamamı üzerinden tevkifat yapılacaktır.

Tespit edilen tutarı aşan işlemlerde KDV tevkifatı zorunluluğundan kaçınmak amacıyla bedel parçalara ayrılamayacak, aynı işleme ait bedellerin toplamı dikkate alınarak bu sınırın aşılması halinde tevkifat yapılacaktır.

Tevkifat zorunluluğundan kaçınmak amacıyla, birden fazla fatura düzenlenmek suretiyle bedelin parçalara bölündüğünün tespiti halinde vergi dairelerince, bütünlük arz ettiği anlaşılan alımların toplamının yukarıda belirtilen sınırı aşıp aşmadığına bakılarak gerekli işlemler yapılacaktır.

Buna göre; - 1 yıl süreli hizmet alımı şeklinde sözleşme yapılan, ancak aylık vergilendirme dönemleri itibariyle kısım kısım verilebilen hizmetlerde, alt sınır hesabında aylık olarak verilen hizmete ilişkin düzenlenen faturadaki KDV dahil bedel dikkate alınacaktır. - 5018 sayılı Kanuna tabi bir kurumun makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlarına haftalık, aylık, yıllık bakım sözleşmeleri çerçevesinde sunulan hizmetler; her bir bakım döneminde sunulan kısım itibariyle değerlendirilecektir. Kurumun talep ve ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan, dönemsellik içermeyen tamir, bakım ve onarım hizmetleri ise KDV dahil 1.000 TL'yi geçmediği sürece tevkifata tabi olmayacaktır. Tamir, bakım ve onarım hizmetlerinin sorumlu kurumun muhtelif makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlarına aynı gün içinde ifa edilmesi halinde bedel, her bir araç itibariyle değil, toplam olarak dikkate alınacak ve 1.000 TL'yi geçtiği taktirde de tevkifata tabi tutulacaktır. - Yılın tamamında belli miktarda ürün için fason konfeksiyon işi yapılması yönünde sözleşme düzenlenmesi, ancak yıl içinde günlük, haftalık ya da aylık olarak teslim edilen ürün karşılığında fason hizmet faturası düzenlenmesi halinde, her fason hizmet faturasındaki KDV dahil hizmet bedeli, tevkifat alt sınırının hesabında dikkate alınacaktır. Ancak, bedelin parçalara bölünerek birden fazla fatura düzenlendiğinin tespiti halinde gerekli işlemlerin yapılacağı tabiidir. Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) ayırımında sayılanların (profesyonel spor kulüplerince (şirketleşenler dahil) yapılan teslim ve hizmetler hariç), kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki teslim ve hizmetlerinde hesaplanan KDV, alıcıların durumuna bakılmaksızın, tevkifata tabi tutulmayacaktır.

SORU 5: KDV beyannamesindeki 45. satır (Kredi Kartı İle Tahsil Edilen Teslim Ve Hizmet Bedelleri)( pos ) ile 6. satırın (Teslim ve hizmet bedeli) uyumlu mu olması gerekiyor?

KDV beyannamesinin 45. satırında istenen bilgi, verginin tarh ve tahakkuku ile ilgili olmayan denetim amaçlı bir bilgidir. Burada vergiyi doğuran olay vuku bulsun bulmasın belirli bir dönemde kredi kartı ile yapılan tahsilatlar gösterilecektir. Bu satırda yer alan tutarların 6. satırdaki bilgi ile uyum göstermemesi ve vergi dairesince bu hususun mükelleften sorulması halinde, kredi kartı ile yapılan tahsilatların üzerinden vergi hesaplanmayan avans ödemelerine veya vergisi önceden beyan edilmiş işlemlerin sonraki taksitlerine ait olduğu mükellef tarafından izah gerekçesi olarak belirtilebilir. Bu izah, yeterli görülmediği takdirde gerekli işlemlerin yapılacağı tabiidir.

Ayrıca Mükelleflerin, kredi kartı ile yaptıkları satışlar ile bunlara ilişkin olarak düzenledikleri satış belgeleri arasında dönem kaymaları ve tutar uyumsuzluklarının oluşmasını engellemek ve oluşabilecek sıkıntıların önüne geçmek amacıyla, Ağustos 2008 döneminden başlamak üzere; KDV beyannamelerini doldururken kredi kartı satış (POS) cihazları ile gerçekleştirdikleri ilgili döneme ait gün sonu işlemleri yapılmış satışlarını, aylık olarak banka ve üye işyeri bazında www.gib.gov.tr sitemizdeki İnternet Vergi Dairesindeki Pos Bilgileri menüsünden sorgulamalarına imkân sağlanmıştır.

SORU 6: KDV mükellefleri tarafından geçmiş vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak düzeltme beyannamesi nasıl düzenlenmelidir?

KDV mükellefleri tarafından geçmiş vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak bir düzeltme beyannamesi verilmesi halinde, en son KDV beyannamesi de dâhil olmak üzere aradaki tüm KDV beyanlarının buna göre düzeltilmesi gerekmektedir.

Ancak, düzeltme beyannamesinin verildiği dönemden en son vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesine kadar, bu düzeltme neticesinde aradaki vergilendirme dönemlerinde ödenecek bir vergi çıkmaması kaydıyla, her bir dönem için ayrı ayrı düzeltme beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu tür durumlarda düzeltmenin yapıldığı vergilendirme dönemi ile en son vergilendirme dönemine ilişkin, düzeltme beyannamesi verilmesi yeterli olacaktır.

SORU 7: Kurumların iki yıldan fazla süredir aktifinde kayıtlı gayrimenkulü satışı halinde KDV yönünden durumu nedir?

3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca, kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV'den istisna edilmiştir.

Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

SORU 8: İhraç kaydıyla teslim yapabilmenin şartları nelerdir? Kimler İmalatçı sayılır?

 

İhraç kaydıyla teslim yapabilmek için imalatçı vasfına haiz olunması gerekir.

İmalatçının;

- Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olması veya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından alınmış çiftçi kayıt belgesi, gıda işletmesi kayıt belgesi ve işletme onay belgelerinden (üretici belgesi) herhangi birine sahip olması, (Bu belgeler sonraki bölümlerde 'imalatçı belgesi' olarak anılacaktır.)

- İlgili meslek odasına kayıtlı bulunması,

- Üretimin yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan Sanayi Sicil Tebliğlerinde öngörülen sayıda işçi çalıştırması ve gerekli araç parkına sahip olması veya kapasite raporundaki üretim altyapısına sahip olması,

gerekmektedir.

SORU 9: İmalatçı olmadan ihraç kayıtlı mal tesliminde tecil-terkin uygulamasından yararlanılabilir mi?

Tecil-terkin uygulamasından 'imalatçı' vasfını haiz satıcılar yararlanabilir. İmalatçı kapsamına girmeyen mükellefler, tecil-terkin uygulamasından yararlanamaz. Ancak, diğer şartları taşımakla beraber, sadece imalatçı belgesine sahip olmayan mükelleflerden, ilgili Kuruma başvuran ve bu Kurumdan söz konusu belgenin verileceğine ilişkin olumlu görüş alanlar da bu belgelerin verilmesi beklenilmeden tecil-terkin uygulamasından yararlanırlar.

 

SORU 10: Danışmanlık ve eğitim hizmetinin KDV oranı nedir? (ilk orta lise öğrencilerine, özel olarak danışmanlık eğitim merkezi ve sağlık hizmetleri vermekteyiz)

5580 sayılı özel öğretim Kurumları Kanunu, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ve 573 sayılı özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında verilen eğitim ve öğretim hizmetleri için %8 bu sayılanlar dışındakilerde %18 olarak hesaplanacaktır..

SORU 11: İşletmenin aktifinde kayıtlı ticari aracın satılması halinde uygulanacak KDV oranı nedir?

87.02 pozisyonunda yer alan otobüs, midibüs ve minibüs gibi araçların teslimi %18 oranında KDV'ye tabi tutulacaktır. 
87.03 pozisyonundaki binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer binek otomobillerinin alımında yüklenilen katma değer vergisini indirim hakkı bulunan mükelleflerin araçları tesliminde %18 vergi uygulanır. 

Bu araçların alımında yüklendiği KDV'yi, KDV Kanunu'nun 30/b maddesine göre indirim konusu yapamayan mükelleflerin, söz konusu araçları tesliminde %1 oranında KDV hesaplanır.

SORU 12: Şirket ortağının, ortağı olduğu şirkete şahsi arabasını kiraya vermesi durumunda KDV tevkifatı ve gelir vergisi tevkifatı (stopaj) var mıdır? Şirket ortağının sorumluluğu nedir?

Şirket ortağının aracının kiralanması durumunda (şirket ortağının gerçek usulde KDV mükellefiyeti yoksa) şirketin, kira bedeli üzerinden % 18 olarak hesaplanacak KDV yi sorumlu sıfatıyla beyan edip ödemesi ve %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapması zorunludur. Şirket ortağının elde ettiği gelir GVK 103. Maddesinde belirtilen Gelir Vergisi tarifesinin 2. dilimini geçmesi durumunda Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan etmesi gerekmektedir.

SORU 13: Satılan bir malın nihai tüketiciden iade alınması gerektiğinde belge düzeni ve KDV durumu nedir?

Tüketiciler tarafından malların iade edilip bedellerinin geri verilmesinin istendiği durumlarda, satıcı tarafından ödenen bedellerin KDV dâhil tutarları tüketiciye iade edilir. Satıcılar işlemlerinin düzeltilmesi için iade edilen mal nedeniyle gider makbuzu düzenler ve tüketiciden iade edilen mala ait fatura ve benzeri belgeyi bu makbuz ekinde geri alırlar. Gider makbuzunda iade edilen malın KDV’si satış bedelinden ayrı gösterilir ve bu miktar indirim konusu yapılmak suretiyle işlem düzeltilir.

İade edilen mala ait fatura veya benzeri belgenin fiili imkânsızlıklar nedeniyle ibraz edilemediği durumlarda, aynı şekilde üzerine alış belgesinin ibraz edilemediği açıkça belirtilmek suretiyle gider makbuzu düzenlenmesi mümkündür. 
İade edilen malın yerine aynı veya başka bir malın verildiği durumlarda ise, satıcı tarafından yukarıda sözü edilen işlemlerin yanı sıra bu defa verilen yeni mal için fatura ve benzeri belge düzenleneceği tabiidir.

Dolayısıyla iade edilen malların yerine verilen yeni malların değerleri dikkate alınarak belge düzenleneceğinden, iade edilen mallar ile yeni verilen mallar arasında değer farkının olup olmaması düzeltme işlemini etkilemez.

SORU 14: Kavrulmuş ve tuzlanmış yer fıstığı, antep fıstığı, ayçekirdeği, fındık, kabak çekirdeği, sarı leblebi ile beyaz leblebinin tesliminde KDV oranı kaç olmalıdır?

Yer fıstığı, antep fıstığı, ayçekirdeği, fındık, kabak çekirdeği, sarı leblebi ve beyaz leblebinin niteliğinde bir değişme olmayacak şekilde tuzlama ve kavurma yapılmış olması kaydıyla, bunların ithal veya toptan teslimlerinin % 1 oranında, perakende tesliminde ise % 8 oranında KDV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Söz konusu kuruyemişlerin çikolata, şeker, soya veya benzeri maddelerle kaplanarak satışa sunulması halinde % 8 oranında KDV uygulanacağı tabiidir.

SORU 15: Fermuar, çıtçıt, düğme, kopça, boncuk ve benzerlerinde uygulanması gereken KDV oranı nedir?

Fermuar, çıtçıt, düğme, kopça, boncuk ve benzerlerinde uygulanması gereken KDV oranı 2016/9542 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla % 8 olarak belirlenmiştir.

SORU 16: Fason olarak yapılan deri ve saya işlerinde uygulanması gereken KDV oranı nedir?

 

Fason olarak yapılan tekstil ve konfeksiyon işlerinin yanı sıra 2016/9542 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla deri ve saya işlerinin de fason olarak yapılması indirimli oran (% 8) kapsamına alınmıştır.

SORU 1: Gayrimenkul sermaye iradının mükellefi kimlerdir?

Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelirler "Gayrimenkul sermaye iradı" olarak ifade edilmektedir. Gayrimenkul sermaye iradının mükellefi, kira gelirine konu mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri ile kiralanmış bir mal veya hakkın kiraya verilmesi durumunda kiracılarıdır.

SORU 2: Kira gelirlerine istisna nasıl uygulanır?

2017 yılı için mesken kira gelirlerinin 3.900 TL'si (296 Seri No.lu G.V. Genel Tebliği); 2018 yılı için ise 4.400 TL'si (302 Seri No.lu G.V. Genel Tebliği) gelir vergisinden istisnadır. Bu tutarın altında kalan mesken kira gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmez. İstisna tutarının üzerinde mesken kira geliri elde edilmesi halinde verilecek yıllık beyannamede beyan edilen kira gelirinden istisna tutarının düşülmesi gerekir.

Kira gelirinin yanında ticari, zirai veya mesleki kazancını beyan etmek zorunda olanlar, istisna uygulamasından yararlanamazlar.

Ayrıca, istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı Gelir Vergisi Kanununun 103. maddesinde yazılı vergi tarifesinin 3. diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı (2017 yılı için 110.000 TL, 2018 yılı için 120.000 TL) aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar.

İstisna uygulaması, sadece, konut olarak kiraya verilen gayrimenkullerden elde edilen gelirler için söz konusudur. Örneğin, mesken ve işyeri kira gelirinin birlikte elde edilip beyan edilmesi halinde, istisna sadece mesken kira gelirine uygulanır. İşyeri kira gelirine istisna uygulanmaz.

Bir konuta birden fazla kişinin ortak olması halinde; bu konuttan elde edilen kira gelirlerinin vergilendirmesinde, her bir ortak için istisna ayrı ayrı uygulanacaktır. Bir mükellefin birden fazla konuttan kira geliri elde etmesi halinde ise istisna kira gelirleri toplamına bir defa uygulanacaktır.

Konut kira gelirinin beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde istisnadan yararlanılamaz. Ancak, idarece herhangi bir tespit yapılmadan önce, süresinde beyan etmedikleri veya süresinde verdikleri beyannamede yer almayan konut kira gelirlerini kendiliklerinden verecekleri beyanname ile beyan edenler istisnadan yararlanabilirler.

SORU 3: Sadece konut kira geliri elde edenlerin istisna tutarının altında konut kira geliri elde etmesi halinde bildirimde bulunması gerekir mi?

Konut kira geliri elde eden kişilerin, yıllık olarak tespit edilen istisna tutarının altında kira geliri elde etmesi halinde vergi dairesinde mükellefiyet kaydı açtırmasına ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır.

SORU 4: Geçmiş yıllara ait kira bedellerinin tahsil edilmesi halinde beyan nasıl yapılır?

Mükellefler tarafından o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak tahsil edilen kira bedelleri, tahsil edildiği yılın hasılatı sayılır.

Örneğin; 2014, 2015 ve 2016 yılları kira gelirleri topluca 2017 yılında tahsil edilirse, 2017 yılının geliri olarak dikkate alınacaktır.

SORU 5: Gelecek yıllara ait kira bedelinin peşin tahsil edilmesi halinde beyan nasıl yapılır?

Gelecek yıllara ait olup, peşin tahsil edilen kira bedelleri, ödemenin yapıldığı yılın değil, gelirin ilgili olduğu yılın hasılatı olarak kabul edilir.

Örneğin; 2017, 2018 ve 2019 yılları kira gelirleri topluca 2017 yılında tahsil edilirse, her yıla ait kira bedeli ilgili yılda beyan edilecektir.

 SORU 6: Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde ne yapılmalıdır?

Kira bedelinin hiç olmaması veya düşük olması halinde, "emsal kira bedeli" esas alınır. Buna göre;
- Gayrimenkulün bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılması,
- Kiraya verilen gayrimenkulün kira bedelinin emsal kira bedelinden düşük olması,
hallerinde emsal kira bedeli esası uygulanacaktır.
Kiraya verilen bina ve arazilerde emsal kira bedeli, varsa yetkili özel makamlarca veya mahkemelerce saptanmış kira bedelidir. O bina ya da arazi için kira takdiri veya tespiti yapılmamışsa; emsal kira bedeli, emlak vergisi değerinin % 5'idir.
Bina veya arazi dışında kalan mal ve haklarda emsal kira bedeli, bunların maliyet bedelinin % 10'udur. Bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlemesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin %10'udur.
Örnek: Bay C, emlak vergisi değeri 100.000 TL olan bir apartman dairesini arkadaşına bedelsiz olarak kiralamıştır.
Bu durumda, Bay C'nin kira geliri elde etmediği halde, emsal kira bedeli hesaplaması ve buna göre bulunacak tutar kadar kira geliri elde etmiş sayılması gerekmektedir.
Emsal Kira Bedeli: 100.000 x %5= 5.000 TL olacaktır.

SORU 7: Hangi hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz?

- Boş kalan gayrimenkullerin korunması amacıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması,
- Binaların mal sahiplerinin çocuklarının, anne ve babalarının veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi. (Ancak, bu kimselerin her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmişse bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz),
- Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede oturması,
- Genel bütçeye dâhil daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan kiralamalar,
durumlarında emsal kira bedeli esası uygulanmaz.

SORU 8: Kira gelirlerinin vergilendirilmesinde safi tutarın tespiti nasıl yapılmaktadır?

Kira gelirinin  vergilendirilmesinde, elde edilen gelirin safi tutarı iki farklı şekilde tespit  edilebilmektedir:

- Götürü Gider Yöntemi. (hakları  kiraya verenler hariç)

- Gerçek Gider Yöntemi.

Götürü veya gerçek gider  yönteminin seçimi, taşınmaz malların tümü için yapılır. Bunlardan bir kısmı  için gerçek gider, diğer kısmı için götürü gider yöntemi seçilemez.

SORU 9: Götürü gider yönteminin seçilmesi durumunda gider indirimi nasıl yapılır?

Götürü gider yöntemini seçen  mükellefler, kira gelirlerinden istisna tutarını düştükten sonra kalan tutarın  % 15'i (1.1.2017 tarihinden önce elde edilen kira gelirleri için %25) oranındaki götürü gideri gerçek giderlere karşılık olmak üzere  indirebilirler. Ancak, bu usulü seçen mükellefler iki yıl geçmedikçe gerçek  gider yöntemine dönemezler.

SORU 10: Gerçek gider yönteminin seçilmesi durumunda indirilecek giderler nelerdir?

Gerçek gider yönteminin seçilmesi durumunda;

- Kiraya veren tarafından, kiraya verilen gayrimenkul için ödenen; aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri,

- Kiraya verilen malların idaresi için yapılan ve gayrimenkulün önemi ile orantılı olan idare giderleri,

- Kiraya verilen mal ve haklara ait sigorta giderleri,

- Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara harcanan borçların faiz giderleri,

- Konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren 5 yıl süre ile iktisap bedelinin % 5'i (iktisap bedelinin % 5'i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanacak, indirilmeyen kısım gider fazlalığı sayılmayacaktır.),

- Kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya verenler tarafından ödenmiş olmak şartıyla belediyelere ödenen harcamalara iştirak payları,

- Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar ile kiraya veren tarafından yapılan ve gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar. (Bu harcamalar 2017 takvim yılı için 900 TL, 2018 takvim yılı için 1.000 TL' yi aşıyor ise maliyet olarak dikkate alınabilir.)

- Kiraya veren tarafından kiraya verilen gayrimenkul için yapılan onarım giderleri ile bakım ve idame giderleri,

- Kiraladıkları mal ve hakları kiraya verenlerin ödedikleri kiralar ve diğer gerçek giderler,

-Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konut veya lojmanların kira bedeli (kiranın indirilemeyen kısmı gider fazlalığı sayılmayacaktır.),

- Kiraya verilen mal ve haklarla ilgili olarak sözleşmeye, kanuna veya ilama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar,

Gayrisafi hasılattan indirilebilecektir. Ancak, gerçek gider yönteminin seçilmesi, konut kira geliri elde edilmesi ve konut kira gelirlerine uygulanan istisnadan yararlanılması durumunda, gerçek gider tutarının istisnaya isabet eden kısmı, gayrisafi hasılattan indirilemeyecektir.

SORU 11: Sahibi oldukları konutu kiraya verenler elde ettikleri kira gelirinden oturdukları konut için ödedikleri kira bedelini gider olarak indirebilirler mi?

Sahibi oldukları gayrimenkulleri konut olarak kiraya verenler, gerçek gider usulünü seçmeleri halinde, buradan elde ettikleri kira gelirinden, oturdukları konut için ödedikleri kira bedelini gider olarak indirebilirler.
Ancak, Türkiye'de yerleşik olmayan kişilerin (çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları dâhil), yabancı ülkelerde ödedikleri kira bedelleri Türkiye'de elde ettikleri kira gelirinden gider olarak indirim konusu yapılamaz.

SORU 12: Kiraya ilişkin tahsilatların ve ödemelerin belgelendirilmesi nasıl olur?

Kira ödemeleri ve tahsilatları; konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde, haftalık, günlük veya benzeri şekilde kısa süreli konut kiralamalarında ve işyeri kiralamalarında ise tutara bakılmaksızın, banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığı ile yapılmalıdır.
Banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracı kılınmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinde, bu belgeler tevsik edici belge kabul edilecektir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamdadır.

SORU 13: Bir konuta birden fazla kişinin ortak olması halinde beyanname nasıl verilir?

Bu durumda, ortaklardan her birinin  hissesine isabet eden kısmın, ilgili yıl için öngörülen istisna haddini aşması  halinde; hissesine, istisna tutarının üzerinde bir konut kira geliri isabet  eden ortak veya ortaklar bakımından söz konusu konut kira gelirinin beyanı  gerekmektedir.      

Diğer taraftan, ortak veya  ortaklarca beyanname verilmesi durumunda, her bir ortak konut kira gelirlerine  tanınan istisnadan ayrı ayrı faydalanabilecektir.

SORU 14: Kira geliri elde edildiği halde beyanname verilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde ne olur?

- Konutlardan elde edilen kira gelirleri beyan edilmez veya eksik beyan edilirse, istisna uygulamasından yararlanılamaz. Ancak, idarece herhangi bir tespit yapılmadan önce, süresinde beyan etmedikleri veya süresinde verdikleri beyannamede yer almayan mesken kirası gelirlerini, kendiliklerinden, süresinden sonra verecekleri beyanname ile beyan edenler söz konusu istisnadan yararlanabileceklerdir.
- Geçmiş takvim yıllarına ait kira gelirlerini ilgili beyan döneminde hiç beyan etmeyen veya eksik beyan eden kira geliri sahiplerinin bu gelirlerini, Vergi Usul Kanununda yer alan Pişmanlık ve Islah hükümlerinden yararlanarak beyan etmeleri de mümkündür.
- Beyan edilmesi gereken kira gelirinin bildirilmemesi halinde, mükellef adına ceza kesilir ve gelir takdir komisyonunca takdir edilir. Takdir edilen gelir üzerinden, gelir vergisi ile vergi ziyaı cezası hesaplanır. Ayrıca gecikilen her ay için gecikme faizi talep edilir. Bu şekilde tahakkuk eden vergi, ceza ve gecikme faizinin tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Ödenmediği takdirde, vergi dairesince ayrıca her ay için ayrı ayrı gecikme zammı hesaplanmak suretiyle cebren tahsil yoluna gidilir.

SORU 15: Kira geliri beyannamesi ne zaman ve nereye verilir?

Mükelleflerin, 1 Ocak – 31 Aralık  dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı gelirleri için MART ayının 1  inci gününden 25 inci günü akşamına kadar beyannamelerini vermeleri  gerekmektedir.

Beyanname verme süresinin son  gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde, tatilden sonraki ilk iş gününün  tatil saatine kadar beyanname verilebilir.

Takvim yılı içinde ülkeyi terk  edenler, yurt dışına çıkma tarihinden önceki 15 gün içinde beyanname vermek  zorundadırlar. Ölüm halinde ise beyanname ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde  mirasçılar tarafından verilir.

Beyanname, mükellefin bağlı  olduğu vergi dairesine verilecektir. Mükellefler normal olarak ikametgâhlarının  bulunduğu yerin vergi dairesine bağlıdırlar.

SORU 16: Kira geliri elde edenler beyannamelerini elektronik ortamda gönderebilirler mi?

Beyana tabi geliri sadece  gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükellefler, istemeleri halinde vergi  dairesinden alacakları kullanıcı kodu, parola ve şifreyi kullanmak suretiyle  yıllık gelir vergisi beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri  gönderebilecekleri gibi elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış  meslek mensubu aracılığıyla da elektronik ortamda gönderebileceklerdir.

SORU 17: Vergi ne zaman ve nereye ödenir?

Beyanname üzerinden hesaplanan  gelir vergisi MART ve TEMMUZ aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir. 

Hesaplanan vergi;

- Vergi tahsiline yetkili olan  banka şubelerine,

-Bağlı bulunulan vergi  dairesine,

 

-Bağlı bulunulan vergi  dairesinin bildirilmesi şartı ile herhangi bir vergi dairesine ödenebilir.

SORU 1: Motorlu taşıtlar vergisi ne zaman ödenir?

Motorlu Taşıtlar Vergisi, her yıl Ocak ve Temmuz  aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.

 SORU 2: Yeni taşıt alımında ne zaman motorlu taşıtlar vergisi ödenir?

Taşıt, takvim yılının ilk altı aylık döneminde  (Ocak-Temmuz) ve birinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise,  birinci taksit bir ay içinde, ikinci taksit ise Temmuz ayında ödenir. Taşıt,  takvim yılının son altı aylık döneminde (Temmuz-Aralık) ve ikinci taksitin  ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise ikinci taksit bir ay içinde ödenir.  Birinci taksit ise ödenmez.

SORU 3: Motorlu taşıtlar vergisinde bir alt dilimden vergilendirme şartları nelerdir?

(I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerlerine ait yıllık tahakkuk eden vergi tutarlarının Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından o yılın Ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin % 5'ini aşması halinde, o yıl için ödenecek motorlu taşıtlar vergisi aynı yaş grubundan bir alt kademeye indirilir. 
Taşıtları "Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi"nde yer alan mükellefler kasko sigortası değeri uygulamasından yararlanmak için yetkili sigorta acentelerine müracaat etmeden, Tebliğ ekinde yer alan "Kasko Sigortası Değeri Uygulaması Başvuru Formu"nu (Ek-2) düzenleyerek motorlu taşıtlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederler. 
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından yayınlanan Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi nde yer almayan taşıtların kasko sigortasına esas olan değerleri; yetkili sigorta acenteleri tarafından Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nden alınarak, buna göre ilgili Yıl Motorlu Taşıtlar Vergisi Tutarına Esas Olan Kasko Sigortası Değeri Bildirim Formu düzenlenecektir. 
Vergi daireleri, bu şekilde müracaatta bulunan mükelleflerin ibraz edecekleri söz konusu formda yer alan bilgileri, motorlu taşıtlar kütüğünde ve ilgili yılın Ocak ayında ilan edilen "Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi"nde yer alan bilgilerle karşılaştırarak, bilgilerin birbirini tutması halinde, başvuruda bulunan mükellefleri kasko sigortası değeri uygulamasından faydalandırırlar.

SORU 4: Engellilere (engelli) ait özel tertibatlı araçlarda motorlu taşıt vergisi var mı?

Engellilik dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtları ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtları motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmiştir.

SORU 5: Ağustos ayında ikinci el binek otomobili alan şahsın Motorlu Taşıtlar Vergisi mükellefiyeti ne zaman başlar?

Kayıt ve tescil yapılmış olup da devir ve temlik  sebebiyle kayıt ve tescil yapılan taşıtlarda değişiklik son altı ayında  yapılmış ise takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.

SORU 6: Çalınan araçlarla ilgili motorlu taşıtlar vergisi uygulaması nasıldır?

Çalınan araçların tescil kayıtlarının silinmesi ve tescil kayıtlarının silindiğinin trafik tescil kuruluşlarınca ilgili vergi dairelerine bildirilmesi halinde; tescil kaydının silindiği tarihi takip eden dönemin başından itibaren Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi hükmü gereğince, bu araçlardan dolayı motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetleri bulunan kişilerin mükellefiyetleri sona erdirilecektir. 
Çalınan araçların bulunması halinde ise bu araçların tescil kaydı üzerinde gerekli düzeltme işleminin yapıldığının trafik tescil kuruluşu tarafından ilgili vergi dairesine bildirilmesi halinde tescil kaydının yapıldığı tarihten itibaren motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti yeniden başlatılacaktır. Mükellefiyetin sona erdiği tarih ile mükellefiyetin başladığı tarih arasında geçen dönemler içerisinde motorlu taşıtlar vergisi tahakkuku yapılmayacaktır.

SORU 7: Araç, kimlik, tescil ve trafik para ceza bilgilerinde hata olması durumunda, düzeltme işlemi için vergi dairesine başvurunuzda bulundurmanız gereken evraklar nelerdir?

A. Araç Bilgilerinizde Hata Varsa
1.Ruhsat,
2.Teknik Belge,
3.Şahadetname ( Gümrük Girişli Araçlar için ),
4.Aracınızda herhangi bir tadilat var ve işlem görmemişse Karayolları Uygunluk Belgesi,
B. Tescil Tarihinizde Hata Varsa
1.Ruhsat,
2.Satış işleminiz varsa satış senediniz,
3.Veraset işleminiz varsa veraset ilamınız ve varislerin Vergi Numaraları,
C. Mükellef bilgilerinizde hata varsa
1. Kimlik bilgilerinizde hata varsa
a-Nüfus Cüzdanı,
b-Vergi Kimlik Numaranız,
c-Ruhsat,
2. Adres bilgilerinizde hata varsa
a - Vergi Kimlik Numaranız,
b - Adresiniz değişmişse yeni adresinizi bildirir dilekçe,
D. Trafik para cezaları bilgileri
a- Polis, Banka ve diğer vergi dairelerine yaptığınız ödemeleriniz halen plakanızda borç olarak gözüküyorsa makbuzlarınız,
b- Trafik Para Cezası konusunda mahkeme kararınız varsa kararın aslı,
Yukarıda açıklanan bilgilerden konunuza uyan belgelerle birlikte plakanın kayıtlı olduğu vergi dairesine müracaat edilmesi gerekmektedir.

SORU 8: Trafik para cezalarının ödemesi nasıl yapılır?

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi mutemetlerine ve vergi dairelerine veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi bulunan bankalara ya da posta idaresine ödenebilmektedir.
Söz konusu cezaların kesinleşmesinden sonra ise ödemeler, ilgili vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya vergi dairelerine yapılacaktır.
Trafik idari para cezasını ödemek isteyen borçlunun ceza tutanağı ile vergi dairesine başvurması halinde, emniyet genel müdürlüğü tarafından veri tabanına söz konusu cezaya ilişkin bilgi girişi yapılmamış olsa bile tutanak bilgilerine istinaden vergi dairesince tahsilat yapılmaktadır. Ancak trafik idari para cezası tutanağı bulunmayan ve veri tabanına da bilgi girişi yapılmayan cezaların vergi dairelerince tahsilatı yapılamamaktadır. Buna göre bir trafik idari para cezasının vergi dairelerine ödenmek istenmesi halinde trafik idari para cezası tutanağının ibrazı ya da emniyet genel müdürlüğü tarafından söz konusu cezanın veri tabanına bilgi girişinin yapılması veya cezayı veren idare tarafından tebliği yapılan ve kesinleşen trafik idari para cezası tutanağının tahsil için ilgili vergi dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

SORU 9: Motorlu taşıtlar vergisi bankadan ödenebilir mi?

Evvelce bankalar tarafından yıl içinde gecikme zamlı olarak tahsil edilen motorlu taşıtlar vergisi, içinde bulunulan yıla ilişkin olup olmamasına bakılmaksızın gecikme zamlı olarak tahsil edilecektir. Motorlu taşıtlar vergisinin bankalara veya kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi halinde, elektronik tahsil anlaşması yapılmış bankalar ve kredi kartı ile yapılan ödemeler, aynı tarih itibariyle mükellefin hesabına geçmektedir.

SORU 10: Motorlu taşıtlar vergisi ve trafik para cezaları tecil ve taksitlendirilebilir mi?

Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ilişkin fer'ilerinin tecil taleplerini; tecili talep edilen alacağın tutarına bakılmaksızın değerlendirerek sonuçlandırmaya ve tecil müracaat tarihinden itibaren azami 30 ayı aşmayacak şekilde süre vermeye vergi daireleri yetkili kılınmıştır.

SORU 11: Motorlu taşıt vergisi borcu tecil edilen aracın muayene yaptırabilmesi için muayene izin belgesi (borcu yoktur) düzenlenebilir mi?

Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar  vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, 2918 sayılı  Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, 4925 sayılı  Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, 5539 sayılı  Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca  tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve  bunlara ilişkin fer'ileri tecil edilen borçluların, tecil şartlarına uygun  ödeme yaptığı sürece maliki oldukları motorlu taşıta ilişkin fenni muayene  yaptırabilmeleri, denize veya uçuşa elverişlilik belgesi alabilmeleri için  Fenni Muayene İzin Belgesinin düzenlenmesi gerekmektedir.

SORU 12: İnternet vergi dairesinde Motorlu Taşıtlar Vergisinin kredi kartıyla ödenmesi esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

1- Plaka bitişik yazılacak özel plaka 'Hayır' seçilecek.
2- Gerçek kişiler 'TC kimlik numarası', Tüzel kişiler 'Vergi kimlik numarası' ile işlem yapacaklar.
3- Tahsilat belgesini resmi işlemlerde kullanmak isteyenler; Tahsilat belgesinin bilgisayar çıktısı şeklinde alındıktan sonra vergi dairesine onaylatarak resmi işlemlerde kullanabilirler.
4- Vadesi geçmiş motorlu taşıtlar vergisinin kredi kartıyla ödenmesi; kredi kartıyla ödeme yaparken vadesi geçmiş MTV satırı tıklanabiliyorsa ödeme yapılabilir.
5- Beyaz ekran geldiğinde yoğunluktan kaynaklanıyor.
6- Lütfen bekleyiniz uyarısı ekranda sürekli gözüktüğünde bankanın yoğunluğundan kaynaklanmaktadır.
7- 'Kredi kartı geçersizdir' uyarısında Kredi kartının türü seçilecek ve kredi kartı numarasının ilk 8 rakamı yazılacak.
8- Yukarıda açıklanan sorunların haricinde “
mtvvd@gelirler.gov.tr” adresine mail atıldığında şube mailin geliş sırasına göre cevap vermektedirler"
9- Askıda işlem kaldı uyarısı; bankadan olumlu veya olumsuz geri bildirim yapılmadığı için bu uyarı geliyor. Uyarı için belirli bir süre (5 dakika gibi) veriliyor, bu sürenin sonunda işlemleri tekrar denemek gerekiyor. Buna rağmen uyarı devam ediyorsa banka ile irtibata geçilmesi gerekmektedir.

SORU 13: Motorlu taşıt vergisi ve trafik para cezası için internet vergi dairesinden ödeme yapıldığında ödeme belgesi nasıl alınır?

İnternet vergi dairesi alındısı vergi daireniz ya da bankanız tarafından üretilemez. İnternet vergi dairesi alındısı ödemenin başarıyla yapıldığını bildiren sayfadan alındıyı indir (PDF) butonuna basarak bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.
Bu alındıya daha sonra yeniden erişmek isterseniz, 
www.gib.gov.tr adresine girin. İnternet vergi dairesini tıklayın. Gelen ekranın sol alt tarafında Sık Kullanılanlar adımının en altındaki Motorlu Taşıt Sorgulaması ve Kredi Kartı ile Ödeme adımına tıklayın. Çıkan ekrandan sol tarafta Motorlu Taşıtları tıklayın. Daha sonra Kredi Kartı İle Ödeme Bilgisi Sorgulama tıklayın. Çıkan ekranda istenilen bilgilerin girişini yapmalısınız.

SORU 14: Kredi kartıyla bankadan - internet vergi dairesinden ödeme yapılması ve ödemenin hesapta görülmemesi durumunda ne yapılmalıdır?

Bankalardan yapılan ödemelerde en geç 3 işgünü içinde hesaba işlenecektir. Kredi kartıyla www.gib.gov.tr'den ve bankanın internet şubesinden ödeme yapılmışsa, internet vergi dairesinden 2 saat sonra tekrar sorgulanır. Vergi Tahsil edildi ibaresi bulunan ekran geldiyse vergi dairesindeki hesabınıza işlememiş bile olsa ödeme gerçekleşmiş olduğu için mükerrer ödeme yapılmamalıdır.

SORU 15: Kredi kartıyla motorlu taşıtlar vergisinin mükerrer ödenmesi durumunda ne yapılmalıdır?

Aynı borcun kredi kartıyla birden fazla ödenmesi durumunda sistem ikinci ödemenin kabul edilmediğini bankaya otomatik olarak bildiriyor. Finansallaşma gerçekleştirilmiyor. Ancak izleyen iş günü bankanızın müşteri hizmetlerini arayarak veya internet bankacılığından kredi kartınızın dönem içi işlemlerini kontrol ederek yaptığınız ikinci ödemenin hesabınıza iade edilip edilmediğini kontrol ediniz. İade edilmediğine eminseniz aşağıdaki adımları izleyiniz. 
Kredi kartıyla internet sayfamızdan adına mükerrer ödeme yapılan mükellef, aracın bağlı olduğu vergi dairesine giderek İade / mahsup dilekçesi vermelidir. Mükerrer ödemelerin bütün ödeme belgeleri, iade / mahsup dilekçesi ve adına ödeme yapılan araç sahibinin kimlik belgesi vergi dairesine ibraz edilmelidir.

SORU 1: Vergi borcu taksitler halinde ödenebilir mi?

Mükellefler karşılaştıkları ekonomik ve mali zorluklar nedeniyle vergi borçlarını ödeme güçlüğü içine düşebilirler. Zor duruma düşmeleri nedeniyle borçlarını ödeyemeyen mükelleflerin borçları, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş (50.000,00 TL’nin üzerindeki borçlar için) olmak şartıyla, 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil ve taksitlendirilebilir.

SORU 2: Hangi vergi borçları için tecil ve taksitlendirme talep edilebilir?

Geçici Vergi, Özel Tüketim Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri  Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Harçlar (İkmalen tarhiyata dayanan tapu  harçları hariç), Fonlar, Paylar (Eğitime Katkı Payı ve buna ait gecikme zammı dahil) Haklar, Ecrimisil ve ek vergiler dışındaki diğer borçlarınız için tecil ve  taksitlendirme talep edebilirsiniz. Ancak bu vergilere ait gecikme zamlarının  tecil ve taksitlendirilmesi mümkündür. 

                                            
Gecikme zammı uygulanmış borçlarda sadece alacak aslı için tecil ve  taksitlendirme yapılmamaktadır. Asıl alacak ile birlikte bu alacağa ait gecikme  zammının da tecil ve taksitlendirilmesinin talep edilmesi halinde, talep  değerlendirmeye alınacaktır.

SORU 3: Tecil ve taksitlendirme kimler tarafından, ne zaman talep edilebilir?

Bizzat borçlunun kendisi veya vergi borcundan sorumlu tutulan kanuni temsilciler, ortaklar gibi asıl borçlu ile birlikte borçtan sorumlu tutulan kişiler veya bu konuda özel olarak vekalet verilen kişiler tecil ve taksitlendirme talebinde bulunabilirler. 
Tecil ve taksitlendirme, borcun ödenmesinden önceki her safhada, haczin tatbik edilmiş olduğu hallerde ise haczedilen malların paraya çevrilmesine kadar talep edilebilir.

 

SORU 4: Tecil ve taksitlendirme talebi nasıl yapılır?

Borçlarının tecil ve  taksitlendirilmesini talep eden borçluların, “Tecil ve Taksitlendirme Talep  Formu” ile bağlı bulundukları vergi dairesine, vergi dairesi  başkanlığına/defterdarlığa veya Başkanlığımıza müracaat etmeleri gerekmektedir.  Söz konusu form, Başkanlığımız internet sitesinden temin edilerek  kullanılabilecektir. Tecil ve taksitlendirme talebinin değerlendirilebilmesi  için formun eksiksiz olarak doldurulması gerekmektedir.

-Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar  vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, Karayolları Trafik  Kanununa göre verilen trafik para cezaları, Karayolu Taşıma Kanununa göre  verilen idari para cezaları, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve  Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para  cezalarından olan alacaklar ve bunların fer’ileri,

-Yüksek öğrenim kredi borcu, yüksek öğrenim  harç kredisi ve bu alacaklara ait gecikme zamları,

vergi dairelerince  taksitlendirilmekte olup, bu tür borçlarının tecilinin vergi dairesinden talep  edilmesi gerekmektedir.

SORU 5: Tecil faizi oranı ve azami taksitlendirme süresi ne kadardır?

Tecil faizi oranı yıllık % 12'dir. Azami taksitlendirme süresi yasa gereği 36 aydır.

SORU 6: Tecil ve taksitlendirilecek borçlar için teminat olarak neler kabul edilebilir?

Amme  borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının  toplamı 50.000 TL’ yi (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı  aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi  zorunlu teminat tutarı 50.000 TL’ yi aşan kısmın yarısıdır.            

Teminat olarak  

- Para,

- Bankalar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,                            

- Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma  senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler, (Nominal bedele faiz  dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış  değerleri esas alınır.)

- İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar  tarafından gösterilen ve vergi dairelerince haczedilen menkul ve gayrimenkul  mallar,    kabul edilir.

SORU 7: Tecil ve taksitlendirilen vergi borçları için “borcu yoktur” yazısı alınabilir mi?

Borçları tecil ve taksitlendirilen borçlular, tecil  edilen borçlarının % 10’unu ödemiş olmaları ve vadesi geçmiş başka borçları  bulunmaması şartıyla vadesi geçmiş borcunun bulunmadığına dair yazı  alabileceklerdir.

SORU 8: Tecil şartlarına uyulmamasının sonuçları nelerdir?

- Tecil ve taksitlendirme şartlarına uyulmaması halinde, tecil geçerliliğini kaybeder.
- Teminat paraya çevrilir ve cebri icraya ilişkin hükümler uygulanarak alacağın tahsili yoluna gidilir. 
- Tecil edilen borçlara normal vade tarihinden yapılan ödeme tarihlerine kadar gecikme zammı hesaplanır. Yapılan taksit ödemeleri borca mahsup edilir.
- Bu borçlar için daha önceden ödenmiş olan tecil faizleri, hesaplanan gecikme zammına mahsup edilir. Ancak, tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilemeyen alacaklardan olması halinde ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.

SORU 9: Uzlaşılan vergiler ile pişmanlıkla beyan edilen veya ceza indirimi talep edilen tutarlar için tecil ve taksitlendirme talep edilebilir mi?

Tarhiyat  öncesi veya tarhiyat sonrası uzlaşma yoluyla tahakkuk eden vergi ve cezalar  için zor durum nedeniyle tecil ve taksitlendirme talep edilebilir.          

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371. maddesine göre pişmanlıkla beyan  edilen tutarlar ile aynı Kanunun 376. maddesine göre ceza indiriminden  yararlanılmak suretiyle ödeme yapılmasının talep edildiği durumlarda, bu  hükümlerden yararlanma şartı ödemenin belli zamanlarda yapılmasına bağlandığından,  taksitlendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır.

SORU 10: Tecil koşullarının ihlal edilmesi halinde tekrar tecil talep edilebilir mi?

 

Tecil ve taksitlendirilen bir amme alacağının tecil koşullarına uyulmaması nedeniyle tecilin ihlal edilmiş olması halinde; bu amme alacakları için tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulması mümkündür. Ancak, daha önce tecil ve taksitlendirilen bir amme alacağının yeniden tecil ve taksitlendirilebilmesi için tecile yetkili makamların bu talebi uygun görmesi gerekmektedir.

SORU 1: Transfer fiyatlandırması nedir?

Transfer fiyatlandırması, ilişkili kişiler arasında yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedeli ifade eder.

SORU 2: Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı nedir?

İlişkili kişiler arasında yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedeli ifade eden transfer fiyatlandırması, ilişkili kişiler arasındaki mal ve hizmet alım satımlarının, iktisadi ve ticari koşullar dikkate alınarak nasıl belirlenmesi gerektiği yönünde temel prensipleri ortaya koyan bir kavramdır. Örtülü kazanç dağıtımı ise kurum kazancının vergilendirilmeden kurum dışına aktarılmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla, transfer fiyatlandırması ve örtülü kazanç dağıtımı kavramları bir arada değerlendirildiğinde, "transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı", ilişkili kişilerin aralarında yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerindeki fiyat veya bedeli, emsallerinden farklı tespit etmek suretiyle vergi matrahını aşındırmaları ve kurum kazancının vergilendirilmeden ilişkili kişilere aktarılması sonucunu doğurmaktadır.

SORU 3: İlişkili kişiler kimlerdir?

Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri çerçevesinde ilişkili kişi sayılanlar aşağıda tanımlanmıştır.
Kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade eder. Ortakların eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılır. Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde veya bölgelerde bulunan kişilerle yapılmış tüm işlemler, ilişkili kişilerle yapılmış sayılır. İlişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az %10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkının olması şartı aranır. Ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda da taraflar ilişkili kişi sayılır. İlişkili kişiler açısından bu oranlar topluca dikkate alınır.

SORU 4: Emsallere uygunluk ilkesi nedir?

İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade etmektedir.
Emsallere uygun fiyat veya bedel, aralarında ilişkili kişi tanımına uygun herhangi bir ilişki olmayan kişilerin tamamen işlemin gerçekleştiği andaki koşullar altında oluşturduğu piyasa ya da pazar fiyatı olarak da adlandırılan tutardır. Bu fiyat veya bedel, işlem anında hiçbir etki olmaksızın objektif olarak belirlenen en uygun tutar olup, ilişkili kişilerle yapılan  işlemlerde uygulanan fiyat veya bedelin bu tutar olması gerekmektedir.

SORU 5: Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına ilişkin düzenlemenin kapsamına giren mükellefler kimlerdir?

Türkiye'deki tam ve dar mükellef gerçek kişi ve kurumların tamamı, transfer fiyatlandırması uygulamasının kapsamında olup bu gerçek kişi ve kurumların ilişkili kişilerle gerek yurt içi gerekse yurt dışı faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı çerçevesinde değerlendirilecektir.
Kurumlar Vergisi Kanunu yönünden, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacaktır.
"Kurum" ifadesi sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek veya vakıflar ile bunlara ait iktisadi işletmeleri ve iş ortaklıklarını kapsamaktadır. 
Gelir Vergisi Kanunu yönünden, teşebbüs sahibinin ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılacaktır.
Gelir Vergisi Kanununun uygulamasında "teşebbüs sahibi" ifadesi, ticari ve zirai kazanç yönünden gelir vergisine tabi gerçek kişiler ile adi ortaklıkların ortakları, kollektif şirketlerin ortakları, adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarını kapsamaktadır.

SORU 6: Kontrol altındaki işlem ve kontrol dışı işlem nedir?

Kontrol altındaki işlem, birbirleriyle ilişkili olan kişiler arasındaki işlemleri ifade ederken kontrol dışı işlem, birbirleriyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunmayan kişiler arasındaki işlemleri ifade eder.

SORU 7: İç ve dış emsal nedir?

İç emsal, mükellefin ilişkisiz kişilerle yaptığı işlemlerde kullandığı fiyat ya da bedeli ifade eder. 
Dış emsal ise ilişkisiz kişilerin kendi aralarında yaptıkları karşılaştırılabilir nitelikteki işlemlerde kullandığı fiyat ya da bedeli ifade eder.

 

SORU 8: Karşılaştırılabilirlik analizi nedir?

Karşılaştırılabilirlik analizi, kontrol altındaki işlemler ile kontrol dışı işlemlerin karşılaştırılabilir olmasını ifade etmekte olup, işlemler arasında maddi bir farklılık yoksa ya da var olan farklılıkların düzeltimlerle giderilmesi mümkünse, kontrol altındaki işlem ile kontrol dışı işlem karşılaştırılabilir nitelikte kabul edilir.
Kontrol altındaki işlemler ile kontrol dışı işlemler karşılaştırılırken öncelikle aşağıda belirtilen unsurların temel alınması gerekmektedir.
a) Mal veya hizmetlerin nitelikleri.
b) Gerçekleştirilen işlevler, kullanılan varlıklar ve üstlenilen riskler (işlev analizi).
c) Pazardaki ekonomik koşullar.
ç) Kurumların iş stratejileri.
(a) ve (b)'de yer alan unsurların karşılaştırılmasında sözleşme koşullarının da (sağlanan garantinin kapsamı ve süresi, lisansın süresi, coğrafi bölge gibi) dikkate alınması gerekmektedir.

SORU 9: İşlev analizi nedir?

 

 Transfer fiyatlandırmasına konu işlemde ilgili tarafların;

 - Gerçekleştirdikleri işlevlerin (üretim, satın alma, araştırma ve geliştirme, pazarlama, bilgi işlem, insan kaynakları vb.),

 - Üstlendikleri risklerin (pazar riski, stok riski, kur riski, şüpheli ticari alacaklar riski, araştırma ve geliştirme yatırımlarına ilişkin riskler vb.),

 - Kullandıkları varlıkların (fabrika, tesis, know-how, marka vb.), tanımlanması ve karşılaştırmasını ifade eder.

 İşlev analizinin işlem bazında yapılması ayrıca söz konusu analizin ilişkili kişilerle birlikte aşağıda sunulan örnek "İşlev-Risk Matrisi"nde gösterildiği gibi karşılaştırmalı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Karşılaştırma yapılırken işlev, risk ve varlıkların paylaştırılması puanlama yoluyla da yapılabilir.

İşlev - Risk Matrisi

İŞLEVLER

MÜKELLEF

İLİŞKİLİ KİŞİ

Üretim

X

 

Satın alma

X

 

Ar-Ge

 

X

İnsan Kaynakları

 

X

RİSKLER

   

Stok riski

X

 

Kur riski

 

X

VARLIKLAR

   

Tesis ve Makina

X

 

Know-How

 

X

Ticari Marka

 

X

 

SORU 10: Emsallere uygun fiyat veya bedelin tespitinde hangi yöntemler kullanılabilir?

Mükelleflerin emsallere uygun fiyatı, aşağıda belirtilen yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını kullanarak belirlemesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen yöntemlere ilişkin ayrıntılı bilgiler 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yer almaktadır.

SORU 11: Emsallere uygun fiyat veya bedelin tespitinde mükellef tarafından belirlenen bir yöntem de kullanılabilir mi?

Emsallere uygun fiyat veya bedeller, geleneksel işlem yöntemleri olarak adlandırılan karşılaştırılabilir fiyat yöntemi, maliyet artı yöntemi ve yeniden satış fiyatı yöntemleri ile işlemsel kâr yöntemleri olarak adlandırılan kâr bölüşüm yöntemi ve işleme dayalı net kâr marjı yöntemlerinden işlemin mahiyetine en uygun olan yöntem kullanılarak tespit edilir. Bu yöntemler arasında herhangi bir öncelik sırası yoktur.  
Emsallere uygun fiyata yukarıda sayılan yöntemlerden herhangi birisiyle ulaşma olanağı yoksa; mükellef, işlemlerin mahiyetine uygun olarak kendi belirleyebileceği ve daha doğru sonuç verdiğine inandığı bir yöntemi de kullanabilir. İşleyiş sistemi mükellefler tarafından belirlenecek bu yöntemin de emsallere uygunluk ilkesine göre tespit edilmesi zorunludur.

SORU 12: Peşin fiyatlandırma anlaşması nedir?

Peşin fiyatlandırma anlaşması, ilişkili kişilerle yapılan işlemlere ilişkin transfer fiyatlandırmasının tespit edilmesinde belli bir süre için uygulanacak yöntemin mükellef ile İdare (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından anlaşılarak belirlenmesini ifade eder. İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde uygulayacağı yöntem konusunda tereddüdü bulunan mükellef, gerekli bilgi ve belgelerle birlikte İdare'ye başvurarak belli bir dönem için yöntem tespiti talebinde bulunabilecektir. Bu şekilde mükellef ile İdare arasında belirlenen yöntem, üç yılı aşmamak üzere anlaşmada tespit edilen süre ve şartlar dâhilinde kesinlik taşır.
Peşin Fiyatlandırma Anlaşma başvurusu ve başvuru sırasında talep edilen bilgi ve belgelere ilişkin ayrıntılı açıklamalar 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğinde yer almaktadır.

SORU 13: Peşin fiyatlandırma anlaşmasının kapsamına giren mükellefler kimlerdir?

Peşin fiyatlandırma anlaşmasının kapsamına kurumlar vergisi mükellefleri girmektedir. Bu çerçevede;

ile ilgili olarak belirlenecek yöntem konusunda İdare'ye başvurmaları mümkün bulunmaktadır.

SORU 14: Peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin süreç hangi aşamaları içerir?

 

- Ön görüşme: Mükellef tarafından talep edilmesi durumunda, yazılı başvurudan önce, İdare ile ön görüşme yapılması mümkün bulunmaktadır. Ön görüşmede, anlaşmanın kapsamı ve ilgili işlemler ile anlaşma başvurusunun uygunluğu gibi konular ele alınır.

- Yazılı başvuru ve İdareye sunulacak bilgi ve belgeler: Peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin süreç, mükellefin yazılı başvurusu ile başlar. Söz konusu başvuru, 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ EK-1’de yer alan başvuru formuna uygun olarak yapılır. Formdaki bilgileri içermek kaydıyla mükellefler anlaşma başvurularını diledikleri formatta da hazırlayabilir.

- Değerlendirme ve analiz: İdare, mükellefin yaptığı başvuruda yer alan bilgi ve belgeler üzerinden peşin fiyatlandırma anlaşmasının uygun olup olmadığını, ne tür bilgilere ihtiyaç olduğunu tespit etmek amacıyla ön değerlendirme yapar.

Söz konusu başvuruda yer alan bilgi ve belgelerin yeterli bir değerlendirme yapma olanağı sunmaması halinde, İdare mükelleften ilave bilgi ve belge talebinde bulunabilir veya mükellef ile görüşmeler yapabilir.

İki taraflı veya çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmalarına ilişkin süreçte, diğer ülke vergi idaresine veya idarelerine sunulan bilgi ve belgelerin eş zamanlı olarak İdareye de sunulması gerekmektedir.

Gerekli veriler tamamlandıktan sonra, karşılaştırılabilir işlemlerin, kullanılan varlıkların, diğer düzeltimlerin, uygulanabilir yöntemlerin, anlaşma şartlarının ve diğer temel hususların değerlendirmesi yapılır.

Değerlendirme ve analiz sürecinin, tek taraflı peşin fiyatlandırma anlaşma başvurusunda altı ay, iki taraflı ve çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmaları başvurularında ise 12 ay içinde sonuçlandırılması esastır.

- Anlaşmanın kabulü veya reddi: İdare yapılan değerlendirme ve analiz sonucunda, mükellefin başvurusunu aynen kabul edebilir veya gerekli değişikliklerin yapılması koşuluyla kabul edebilir ya da reddedebilir. İdarenin başvuruyu kabul etmesi halinde mükellef ile İdare arasında peşin fiyatlandırma anlaşması imzalanır.

İdareye yapılan tek taraflı peşin fiyatlandırma anlaşma başvurusu, başvuru talebine ilişkin yazının İdarenin kayıtlarına girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde sonuçlandırılır. Başvurunun bu süre içinde sonuçlandırılamaması durumunda, İdare ile mükellefin anlaşması halinde söz konusu süre uzatılabilir.

İki taraflı ya da çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin talepler, ilgili ülke veya ülkelerle yürürlükte olan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları çerçevesinde değerlendirilir. İki taraflı ya da çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmalarına ilişkin süreçte, ilgili çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasına taraf devletlerden birinin vergi idaresi diğer devletin vergi idaresi ile temasa geçer. Diğer devletin idaresi ile anlaşmaya varılamaması halinde bu durum İdare tarafından mükellefe bildirilir.

İdareye yapılan iki taraflı ya da çok taraflı peşin fiyatlandırma anlaşma başvuruları, başvuru talebine ilişkin yazının İdarenin kayıtlarına girdiği tarihten itibaren 18 ay içinde sonuçlandırılır. Başvurunun bu süre içinde sonuçlandırılamaması durumunda, idareler ile mükelleflerin anlaşması halinde süre uzatılabilir.

Diğer taraftan, İdare tarafından talep edilen bilgi ve belgelerin belirlenen sürelerde ibraz edilmemesi ve bu durumun süreklilik arz etmesi halinde başvurular ret olunabilir.

Peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin sürecin her aşamasında, mükellef ile karşılıklı bilgi ve görüş alışverişinde bulunulur. Ayrıca, yapılan her anlaşma yalnızca ilgili mükellefe özgüdür ve bu mükellefi ilgilendirmektedir. Dolayısıyla, yapılan anlaşmaların başka mükellefler tarafından emsal olarak kullanılması veya yapılan işlemlere ilişkin bir kanıt olarak sunulması mümkün değildir.

- Anlaşmanın süresi: Peşin fiyatlandırma anlaşmasının süresi en fazla üç yıl olup imzalandığı tarihten itibaren anlaşmada belirlenen süre ve şartlar dâhilinde hüküm ifade eder.

- Anlaşmanın takibi ve yıllık rapor: İdare, mükellefin anlaşmada belirlenen koşullara uyum gösterip göstermediğini ve/veya bu koşulların geçerliliğini sürdürüp sürdürmediğini, anlaşmada belirlenen süre boyunca mükellefin sunacağı peşin fiyatlandırma anlaşmasına ilişkin yıllık rapor üzerinden takip eder.

Söz konusu raporun, anlaşma süresi boyunca her yıl kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi içinde 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ EK-2’de yer alan formata uygun şekilde hazırlanarak bir yazı ekinde İdareye gönderilmesi gerekmektedir.

SORU 15: Peşin fiyatlandırma anlaşması hükümleri geçmişe uygulanır mı?

6728 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin beşinci fıkrasına eklenen hükümle, mükellef ve Bakanlık, belirlenen yöntemin zamanaşımına uğramamış geçmiş vergilendirme dönemlerine de tatbik edilmesini, Vergi Usul Kanununun pişmanlık ve ıslah hükümlerinin uygulanmasının mümkün olması ile anlaşma koşullarının bu dönemlerde de geçerli olması hâlinde, anlaşma kapsamına almak suretiyle sağlayabilir. Bu durumda, imzalanan anlaşma söz konusu hükümlerde yer alan haber verme dilekçesi yerine geçer, beyan ve ödeme işlemleri buna göre tekemmül ettirilir. Anlaşmanın geçmiş vergilendirme dönemlerine uygulanması sebebiyle daha önceden ödenen vergiler ret ve iade edilmez.

SORU 16: Hazine zararı nedir?

5766 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine yedinci fıkra olarak eklenen hükümle, tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye'deki iş yeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü hazine zararının doğması şartına bağlanmıştır.
Hazine zararı emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlanmıştır.

 SORU 17: İlişkili kişiler ile yapılan işlemler ile ilgili olarak düzenlenmesi/hazırlanması gereken belgeler nelerdir?

Mükelleflerin ilişkili kişiler ile gerçekleştirdikleri mal veya hizmet alım ya da satımı işlemleri ile ilgili olarak emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgeleri ispat edici kâğıtlar olarak saklamaları zorunludur. Mükellefler transfer fiyatlandırması konusuna giren işlemleri ile ilgili olarak İdareye sunacakları aşağıda açıklanan belgeleri ispat edici bu kâğıtlara dayanarak hazırlayacaklardır.

Tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin Yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde yer alan "Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form"u doldurmaları gerekmektedir. Ancak, söz konusu formun transfer fiyatlandırmasına ilişkin bölümü mükelleflerin ilişkili kişilerle gerçekleştirilen mal veya hizmet alım ya da satımı işlemlerinin bulunması durumunda doldurulacaktır.

Konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalara 24/04/2008 tarihli Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen

Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Formun Doldurulması hakkında yayınlanan

Sirkülerde yer verilmiştir.

Ayrıca, kurumlar vergisi mükelleflerinden aşağıdaki tabloda belirtilenlerin 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Tebliğin 4 numaralı ekinde belirtilen formata uygun olarak "Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu"nu kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresine kadar hazırlamaları ve bu süre sona erdikten sonra istenmesi durumunda İdareye ve vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz etmeleri gerekmektedir.

Öte yandan, İdare gerekli gördüğü takdirde mükelleften ilave bilgi ve belge talebinde bulunabilir. İlgili bilgi ve belgelerin yabancı dilde yazılmış olmaları halinde, bunların Türkçe çevirilerinin de ibraz edilmesi zorunludur.

Ayrıntılı açıklamaların yer aldığı ve Kasım/2010 tarihinde yayınlanan “Transfer Fiyatlandırması

Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Rehber”e Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinin “Yardım ve Kaynaklar” bölümü “Rehberler” kısmından veya aşağıda belirtilen linkten ulaşılabilir.

http://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/yayinlar/transfer_fiyatlandirma20 10.pdf

SORU 19: Transfer fiyatlandırması yoluyla dağıtılan örtülü kazanç dağıtımında düzeltme işlemleri nasıl yapılır?

Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamasında, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde belirtilen şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacaktır.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazancın kâr payı sayılması ile mükellefler bu kâr payına ilişkin olarak istisna hükümlerinden yararlanacağından, "karşı taraf düzeltmesi" bu şekilde, işleme taraf olanlar arasında gerçekleşmiş olacaktır. Dolayısıyla, dağıtılmış kâr payının net kâr payı tutarı olarak kabul edilmesi sonucunda ortakların hukuki niteliğine göre belirlenen oranlarda vergi kesintisi yapılması gündeme gelebilir.
Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilecektir. Ancak, bu düzeltmenin yapılabilmesi için örtülü kazanç dağıtan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması gerekmektedir. Örtülü kazanç dağıtılan kurum nezdinde yapılacak düzeltmede dikkate alınacak tutar, kesinleşen ve ödenen tutar olacaktır.
Verginin kesinleşmesi; dava açma süresi içinde dava açılmaması, yargı mercilerince nihai kararın verilmiş olması veya uzlaşmanın vaki olması gibi haller nedeniyle verginin kesinleşmesi ve itiraz edilmeyecek duruma gelmesidir.

SORU 20: Gayri maddi haklar nelerdir?

Gayri maddi haklar genel olarak; ticari gayri maddi haklar ve pazarlama amaçlı gayri maddi haklar olmak üzere iki grup altında değerlendirilmektedir.
Ticari gayri maddi haklar; bir malın üretiminde ya da bir hizmetin sağlanmasında kullanılan patentler, know-how, dizaynlar ve modeller ile müşterilere transfer edilen ya da ticari faaliyetin işletiminde kullanılan (bilgisayar yazılım programları gibi) ticari varlık niteliğine sahip gayri maddi hakları ifade etmektedir. Genel olarak yoğun ve maliyetli araştırma geliştirme faaliyetlerine dayalı olarak geliştirilen haklardır.
Pazarlama amaçlı gayri maddi haklar ise; bir ürün ya da hizmetin ticari amaçlı olarak kullanımına yardımcı olan ticari markalar ve ticari unvanlar, müşteri listeleri, dağıtım kanalları ile ilgili ürün açısından önemli bir promosyon değerine sahip nevi şahsına münhasır isimler, semboller ya da resimler gibi gayri maddi hakları ifade etmektedir. Bu tür hakların değeri, özellikle ticari marka ya da unvanın bilinirliğine, markaya ilişkin yürütülmekte olan araştırma geliştirme faaliyetlerine, mal veya hizmetin dağıtımına ve bulunabilirliğine ya da reklâm ve pazarlama faaliyetlerine dayalı olarak geliştirilen haklardır.

SORU 21: Gayri maddi haklarda emsallere uygunluk ilkesi nasıl uygulanır?

Gayri maddi haklara ilişkin emsallere uygun fiyat ya da bedelin belirlenmesinde gayri maddi hakkı devreden ile devralan taraf ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Gayri maddi hakka ilişkin emsal fiyat/bedel devreden yönünden, karşılaştırılabilir nitelikteki kontrol dışı işlemde, gayri maddi hakkın sahibinin söz konusu hakkı başkasına devretmeyi kabul edebileceği bedel olmalıdır. Devralan yönünden emsal fiyat/bedel, karşılaştırılabilir ilişkisiz bir kurumun faaliyetlerinde kullanmayı düşündüğü gayri maddi varlık için ödemeyi kabul ettiği tutarı ifade etmelidir.
Gayri maddi hakkın alım ya da satım işlemlerine yönelik olarak emsallere uygun fiyat/bedel tespiti 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde yapılacaktır.

SORU 22: Hangi hizmetler grup içi hizmet olarak değerlendirilir?

Grup içi hizmet, ilişkili şirketler arasında gerçekleşen, genellikle ana şirketin bağlı şirketlerine veya aynı gruba bağlı şirketlerden birinin diğerlerine verdiği hizmetleri ifade etmektedir. Bu hizmetler tüm grup için yönetim, koordinasyon ve kontrol işlevlerinin sağlanmasını da içermekte olup, bu tür hizmetleri sağlamanın maliyeti, ana şirket, bu amaç için görevlendirilen bir grup üyesi veya diğer bir grup üyesi (grup hizmet merkezi) tarafından üstlenilebilmektedir.

SORU 23: Grup içi hizmetlerde emsallere uygunluk ilkesi nasıl uygulanır?

Grup içi hizmetlerle ilgili olarak;

 

Bu çerçevede; öncelikle hizmetin verilip verilmediğinin tespiti için hizmeti alan mükellefin ticari pozisyonunu güçlendirecek ticari veya ekonomik bir değer sağlayıp sağlamadığının dikkate alınması, bunun yanı sıra hizmet bedelinin hem hizmeti alan hem de hizmeti sağlayan bakımından ayrı ayrı ele alınarak emsallere uygunluğunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Emsallere uygun bedelin tespiti 1 Seri Numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde belirtilen yöntemler çerçevesinde yapılacaktır.

SORU 1: Mükellefler hangi vergi ve cezalar için uzlaşma hükümlerinden yararlanabilirler?

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma

Tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamındaki vergi ve cezalar şunlardır:

 Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca yapılan vergi incelemelerine dayanılarak bulunan matrah veya matrah farkları üzerine salınacak vergi, resim ve harçlar,

Yukarıda belirtilen vergi, resim ve harçlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları.

 Tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamı dışında kalan vergi ve cezalar şunlardır:

Kaçakçılık suçlarından dolayı 3 kat vergi ziyaı cezası kesilecek vergiler ile bunlara ilişkin cezalar,

Kaçakçılık suç ve cezalarına iştirak nedeniyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ile kesilecek cezalar,

Vergi incelemesine dayanmaksızın bulunan matrah veya matrah farkları üzerinden tarh edilecek vergiler ile kesilecek vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları.

Tarhiyat Sonrası Uzlaşma

Tarhiyat Sonrası Uzlaşma kapsamındaki vergi ve cezalar şunlardır:

 Kaçakçılık dışındaki fiiller sonucu vergi ziyaına sebebiyet verilen durumlarda tarh edilen vergiler ile kesilen vergi ziyaı cezaları,

Mükellefler tarafından yasal süresinden sonra verilen beyannameler ile Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre pişmanlık talepli olarak kabul edilen ancak şartların ihlali nedeniyle kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulan beyannameler üzerinden tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezaları.

Tarhiyat Sonrası Uzlaşma kapsamı dışında kalan vergi ve cezalar ise şunlardır:

Usulsüzlük cezaları (Vergi Usul Kanununun 336 ncı maddesi hükmüne göre kesilen usulsüzlük cezaları dahil)

Özel usulsüzlük cezaları.

SORU 2: Mükellefler vadesinde ödemedikleri borçları için uzlaşmadan yararlanabilirler mi?

Uzlaşmanın konusuna ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergiler girmekte olup, kesinleşmiş ve tahsil aşamasına gelmiş kamu alacakları uzlaşma kapsamı dışındadır.

SORU 3: İnceleme esnasında tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunan veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde hiç bulunmayan bir mükellef tarhiyat sonrası uzlaşmadan yararlanabilir mi?

Tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmayan mükellef, şartları taşıyorsa tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunabilir.

Tarhiyat öncesi uzlaşma talep eden mükellefin, uzlaşma görüşmesinden önce bu talebinden vazgeçtiğini yazılı olarak bildirmesi durumunda, şartları taşıyorsa tarhiyat sonrası uzlaşma hakkı vardır.

SORU 4: Tarhiyat öncesi uzlaşma talep eden ancak kendisiyle uzlaşma temin edilemeyen veya uzlaşmaya varılamayan mükellef daha sonra tarhiyat sonrası uzlaşma talep edebilir mi?

Hayır edemez, mevzuat gereği mükellef bu iki hakkın ancak birinden yararlanabilir.

SORU 5: Uzlaşma talebi ne kadar süre içinde yapılmalı?

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma

Nezdinde inceleme yapılan mükellefler incelemenin başlangıcından inceleme ile ilgili son tutanağın düzenlenmesine kadar geçen süre içerisinde her zaman uzlaşma talebinde bulunabilirler.

İnceleme elemanlarınca yapılacak "uzlaşmaya davet" hallerinde ise, davet yazısının mükellefe tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde uzlaşma talebinde bulunulabilirler.

İncelemenin sonuçlandığı tarihte tarh zamanaşımının sona ermesine üç aydan az bir zaman kalması halinde mükellefe uzlaşma talebinde bulunup bulunmadığı sorulmaz ve uzlaşma talebinde bulunmaya davet edilmez.

Tarhiyat Sonrası Uzlaşma

Uzlaşma talebinin, vergi/ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir.      

SORU 6: Uzlaşma başvurusu nereye yapılmalı?

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma

Talep, vergi incelemesini yapana veya bağlı bulunduğu birime yahut ekip Başkanlığına yazılı olarak yapılmalıdır. Ayrıca uzlaşma talebinin inceleme tutanağında yer alması da ilgili mercie yazılı başvuru yerine geçer.

Tarhiyat Sonrası Uzlaşma

Uzlaşma talebi, yetkili uzlaşma komisyonuna veya mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine dilekçe ile yapılır.

 

SORU 7: Uzlaşma talebini mükellef adına kimler yapabilir?

Uzlaşma talebinde mükelleflerin şahsen başvurması gerekir. Ancak mükellefin temsilcisi de noterden alınmış vekâletnameye dayanarak başvuruda bulunabilir.

Tüzel kişiler, küçükler ve kısıtlılar ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunların kanuni temsilcileri uzlaşma talebinde bulunabilir.

SORU 8: Mükellefler, yapılan tarhiyata dava açıp aynı zamanda uzlaşma başvurusunda bulunabilirler mi?

Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği vergi ve vergi ziyaı cezası için ancak uzlaşma vaki olmadığı veya temin edilemediği durumda yargı yoluna başvurabilir.

Mükellef tarafından aynı vergi ve ceza için uzlaşma talebinden önce dava açılmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır.

SORU 9: Mükellefler, V.U.K.' un cezalarda indirim hükümlerinden yararlanıp aynı zamanda uzlaşma hükümlerinden yararlanabilirler mi?

Mükellefler, tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için uzlaşma veya cezalarda indirim talebinde bulunma haklarından sadece birinden yararlanabilir. Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek kesilen vergi ziyaı cezaları için indirimden yararlanabilir. Uzlaşma tutanağı imzalandıktan sonra söz konusu indirim hakkı ortadan kalkar.

SORU 10: Uzlaşma vaki olduktan sonra ne kadar sürede ödemenin yapılması gerekir?

Uzlaşmanın vaki olması halinde, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezanın, düzenlenen uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce mükellefe tebliğ olunmuşsa normal vade tarihlerinde; ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ olunmuşsa ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi gerekir.

Ayrıca, üzerinde uzlaşılan vergi miktarına, verginin normal vade tarihinden uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için Vergi Usul Kanununun 112. maddesine göre gecikme faizi hesaplanır.

SORU 11: Mükellef uzlaşılan vergi ve cezayı ödeyemezse uzlaşma geçersiz olur mu?

Uzlaşmaya varıldıktan sonra üzerinde uzlaşılan tutar kesinleşmekte olup, söz konusu tutarın süresinde ödenmemesi halinde uzlaşma geçersiz sayılmaz. Ancak, kesinleşen tutarlar üzerinden gecikme zammı hesaplanır.

SORU 12: Uzlaşma toplantısına giderken mükelleflerin hangi belgeleri hazırlamaları gerekir?

Uzlaşma toplantısına getirilecek belgeler :

- Tüzel kişiliği haiz müesseseler adına toplantıya katılacaklar için; imza sirkülerinin aslı veya noter onaylı örneği, nüfuz cüzdanı/sürücü belgesi aslı, ayrıca bunların birer fotokopisi ile şirket kaşesi,

- Vekâletmane ile katılacaklar için; Vekâletnamenin aslı ("uzlaşma" ibaresi bulunması şarttır) veya noter onaylı örneği, nüfuz cüzdanı/sürücü belgesi aslı, ayrıca bunların birer fotokopisi,

- Mükellefe yardımda bulunmak üzere bir meslek mensubu veya avukatın da bulundurulmak istenmesi halinde; bu kişilerin uzlaşma görüşmelerine katılabilmelerinin hukuki bir belgeye (sözleşme, vekâletname v.b) dayandırılması ve bu belgelerin de aslı veya onaylı bir örneğinin uzlaşma görüşmesi sırasında komisyona ibraz edilmesi gerekmektedir.

SORU 13: Tarhiyat öncesi uzlaşmanın vaki olmaması durumunda, dava açma süresi geçmeden uzlaşma komisyonunun teklifini kabul edip ödemek isterse bu hakkı geçerli olur mu?

Tarhiyat öncesi uzlaşmanın sağlanamaması üzerine vergi dairesince düzenlenen ihbarnamenin tebliğini takip eden 30 gün içinde mükellef uzlaşma komisyonunun teklifini kabul ettiğini bir dilekçe ile vergi dairesine bildirirse, uzlaşma sağlanmış sayılır ve ödeme yapılabilir.

SORU 14: Tarhiyat sonrası uzlaşmanın sağlanamaması/temin edilememesi halinde dava açma hakkı var mıdır? Varsa süresi nedir?

Tarhiyat sonrası uzlaşmanın vaki olmaması/temin edilememesi halinde mükellef veya ceza muhatabı; tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına/ temin edilemediğine dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, dava açma müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar.

 

NOT: Soru ve cevaplar için Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesi http://www.gib.gov.tr/yardim-ve-kaynaklar/sikca-sorulan-sorular kullanılmıştır.

 

 

TOP