Duman Global Danışmanlık
T +90 850 333 34 06
Email: bilgi@dumanglobal.com
Duman Global
Uzayçağı Caddesi 1253. Sokak No:1 Ostim Y.Mahalle / Ankara
ÖZET; İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır. Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır. Ödenen ücretin belgelendirilmesi ve ihtilaf halinde ücretin ödendiğinin kanıtı işverene düşmektedir. İmza da bir ispat aracıdır. Yasal düzenlemede ücret hesap pusulasının işçi tarafından da imzalanacağı yönünde bir düzenleme yoktur. Fakat yukarıda belirtildiği üzere ücret hesap pusulasında bulunan bilgilerin işçi tarafından imza edilerek alınması ile bunların işçi tarafından kabul edildiği yazılı delil olarak ispat aracı anlamında kullanılabilmesi için imzalatılması uygundur. Ücret bordroları ve hesap pusulaları işçinin özlük dosyasında işten ayrılsalar bile 10 yıl süre ile saklanması zorunludur.
Yanı sıra, Kanun’da ücret hesap pusulası düzenlemeyen ve işçiye vermeyen işveren veya işveren vekiline dört yüz elli Türk Lirası idari para cezası öngörülmüştür. Ücret bordroları veya ücret hesap pusulaları imzalı ise ve ücretin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından ücretin ödenmediğinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin ücret alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması veya bordroların imzasız olması halinde, işçi alacaklarının her türlü delille ispatı söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla alacağı olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, ücret tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla veya makbuz karşılığı yapılması durumunda da ihtirazı kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde ücrete hak kazanıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Ücret bordrosu veya hesap pusulası düzenlenmemesi veya usulüne uygun düzenlenmemesi halinde delil olarak kabul edilmediği gibi yasalar gereğince usulsüzlük cezası ve idari para cezaları uygulanmaktadır. VUK’ un 227’nci maddesine göre hiç düzenlenmemiş kabul edileceği ve yok hükmünde sayılacaktır. VUK’ un 353/2 maddesi gereğince her belge için 2014 yılında 190 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. SSGSSK’ nın 102/e/5 maddesi gereğince belirtilen unsurların bulunmaması durumunda ücret tediye bordroları geçerli sayılmaz ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır. |
Ücret bordrosu ve ücret hesap pusulası, iş hayatında herkesçe bilinen, ispat vasıtası olan vesikalardır. Vergi ve Sosyal Güvenlik mevzuatlarında ücret bordrosuna, İş Kanununda ise ücret hesap pusulasına yer verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Usulüne uygun olarak düzenlenecek bu belgelerin, işçinin ücretinin tespit edilmesi bakımından yazılı delil teşkil etmesi söz konusudur. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir durumda yine de mahkemece resen yapılacak araştırma sonucu, belgeye değer vermeden önce –varsa- muvazaa şüphesi giderilecektir.
İş Kanunu’nun “Ücret hesap pusulası” başlıklı 37. Maddesi düzenlemesi uyarınca;
“İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır.
Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.
Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.”
Buna göre ücret hesap pusulalarında;
Bunlar dışında, mevzuatta başkaca herhangi bir şekli şart sayılmamıştır. El ile daktilo veya bilgisayar ortamında yazılmış olmaları yeterlidir. Fakat el ile yazılma halinde işçinin kontrolünü güçleştirmeyecek düzgünlükte bulunmaları gerekir.
Ücretin ödenmesi ve ispatı noktasında tarafların delillerinin değerlendirilmesi sırasında, işverence düzenlenmesi ve işçiye verilmesi gereken ücret hesap pusulasının düzenlenmiş olup olmaması da mahkemelerce gözetilmektedir.
Yukarıdaki bahsi geçen kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, işverenler ücret hesap pusulası düzenleyerek, işçilere düzenli olarak vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğinin ispatı işverene ait olduğundan, ispat açısından da yine işverence bazı tedbirler alınması gerekmektedir. Buna göre, işveren tarafından yapılması gerekenler aşağıdaki gibidir;
Bahsi geçen yükümlülüğe aykırı olarak, ücret hesap pusulası düzenlenmemesi ve işçiye verilememesi durumunda, İş Kanunu’nun “Ücret ile ilgili hükümlere aykırılık” başlıklı 102. Maddesi hükmü uyarınca;
“..37 nci maddesine aykırı olarak ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen veya işçi ücretlerinden 38 inci maddeye aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını bildirmeyen 52 nci maddedeki belgeyi vermeyen işveren veya işveren vekiline dörtyüzelli Türk Lirası idari para cezası…” verilecektir.
Yasanın, işverenin işçiye vermesini zorunlu kıldığı ücret hesap pusulası yukarıda anlatıldığı üzere gerçek ücret alacağı, fazla çalışma ücreti gibi hakların ispatı açısından oldukça önemlidir. Zira iş davasının konusu olan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, genel ve hafta tatili ücreti, bayram ve pazar yevmiyesi; hep belirlenecek olan gerçek ücret üzerinden hesaplanacaktır. İşverence işçiye imzalatılan bu belge, iş yeri kayıtlarına geçmekte ve herhangi bir anlaşmazlıkta ve yargı sürecinde delil olmaktadır.
Yargıtay[1] tarafından bu hususa ilişkin olarak aşağıdaki görüş benimsenmiştir;
“4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından ve özellikle ilgili meslek odasından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.”
İşçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Ayrıca, ücret bordrosu veya bankadan yapılan ödemelere ilişkin belgeler ücretin ödendiğine dair ispat edici bir belgeler olmasına rağmen işçi banka hesabında sadece net ücretini görebilmektedir. Oysaki ücret hesap pusulasında işçinin brüt ücreti, brüt ücretten yapılan yasal kesintiler ile varsa fazla mesai ve diğer ek ödemeler açıkça gösterilmektedir.
İmza altına alınmış ücret hesap pusulası, işçiye ücretinin verildiğini ispat etme zorunluluğu olan işverenin, ispat belgesi olarak mahkemeye sunabileceği bir yazılı delil olması ve Yargıtay’da en önemli belge özelliğini koruması sebebi ile çok önemlidir.
İşçinin, çalıştığı döneme ilişkin olarak doğan işçilik haklarının tahsili için dava açma hakkına sahiptir. İşçi, işten ayrıldıktan sonra ücret ve benzeri alacakları için 5 yıl, kıdem ve ihbar tazminatları için 10 yıllık zamanaşımı içerisinde dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle, zamanaşımı süreleri boyunca imzalı ücret hesap pusulalarını ispat edici belge olarak muhafaza etmek, işverenin, işçinin talepleri karşısında kendisini koruması bakımından faydalı olacaktır.
İşçiye ücret hesap pusulasının verildiğini ispatlamak işverene düşmektedir. Bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlamak için de ücret hesap pusulasına işçinin imzasını almalıdır. Kanunda işçi imzası olmalıdır diye doğrudan bir zorunluluk olmamakla birlikte, ispat hukukunun genel esasları içinde bir yönlendirme bulunmaktadır.
Yanı sıra, hesap pusulası; fazla mesai, hafta, bayram, genel tatil ve diğer ek ücretleri ile yapılan sosyal güvenlik, vergi, avans mahsubu, nafaka ve icra kesintilerini gösterir detay liste olduğu için, bu listenin işçi tarafından imzalanması, işçinin o ayki çalışma ücret karşılıkları ile kesintilerinin doğru olduğuna mutabakat göstermesi anlamına gelecektir. Kaldı ki, herhangi bir hata olması durumunda da, işverene itiraz ederek düzeltmesi ve ilerde meydana gelmesi mümkün uyuşmazlıkların dava aşamasına gelmeden önlenmesi sağlanacaktır.
Uygulamada, elektronik posta yolu ile ücret hesap pusulalarının işçilere gönderildiği görülmektedir. Yukarıda bahsedildiği üzere, ücret hesap pusulalarının şekli ile ilgili kanunda bir düzenleme bulunmadığından, elektronik posta yolu ile ücret hesap pusulası gönderilmesi hukuka aykırılık teşkil etmeyecektir. Ancak, bu durumda da, ücret hesap pusulalarının elektronik posta yolu ile gönderilmesine ilişkin olarak işçinin onayına ihtiyaç duyulacaktır. Bu husus ise, iş sözleşmesine konulacak bir hüküm ile yerine getirilebilecektir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 3 üncü maddesi 12 inci bendi uyarınca ücret,…sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutarı ifade etmektedir.
İş Kanunu’nun 32/1 maddesi hükmüne göre ücretin 3 unsuru bulunmaktadır. Bunlar;
Ücret ve onun üzerinden yapılan kesintilerin gösterildiği yasal belge ücret bordrosu olmaktadır. Bu bakımdan ücretin elde edilmesi kadar belgelenmesi de önem arz etmektedir. Çalışma hayatında yaşanan ihtilaflarda ücret, önemli bir paya sahiptir. Usulüne uygun olarak düzenlenen ücret bordroları ihtilafların çözümünde önemli bir ispat aracıdır. Ücret bordroları, işçinin imzasını ihtiva etmesi nedeniyle ücretlerin ödendiğini kanıtlama konusunda ispat aracıdır. Ücret bordrosunda işçinin imzasının bulunması, ücretin ödendiği konusunda, ücret bordosuna tam bir delil olma niteliğini kazandırmaktadır. Ücret bordrolarındaki imzalar, uygulamada daha çok fazla çalışma ücretlerinin tam olarak ödendiğinin ispatı bakımından, önem kazanmaktadır. Bu nedenle, söz konusu ücretler için, ücret bordrolarında ayrı sütun açılmaktadır. Fazla çalışmış olduğu halde fazla mesai ücreti ödenmeyen işçinin, hakkını saklı tutup ileride talep edebilmesi için, ücret bordrosunu ihtirazı kayıt öne sürerek imzalaması gerekmektedir.
Ücret bordrosu VUK’un 238 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; işverenler her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu düzenlemeye mecburdurlar. İstisnası; GVK’ya göre vergiden muaf olan ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için bordro düzenlenmez. Kanuna göre; ücret bordrolarında asgari hizmet erbabının soyadı, adı; ücretin alındığına dair imzası veya mührü (ücretin ödenmesinde ayrıca makbuz alan işverenlerin tutacakları ücret bordrosuna imza veya mühür konulması mecburi değildir),varsa vergi karnesinin tarih ve numarası, birim ücreti (aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti), çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu süre, ücret üzerinden hesaplanan vergilerin tutarı yer almalıdır. Ayrıca bordronun hangi aya ait olduğu baş tarafında gösterilir. Bir aya ait bordro ertesi ayın yirminci gününe kadar hazırlanıp tarihlenerek, müessese sahibi veya müdürü ile bordroyu tanzim eden memur tarafından imzalanır. İşverenler ücret bordrolarını, belirtilen esaslara uymak şartıyla diledikleri şekilde tanzim edebilirler.
İş Kanunu’nun 37. maddesinde de işveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır hükmü mevcuttur. İş Kanununda ücret bordrosu ifadesi yer almamakla birlikte işçiye verilmesi gereken ve yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan ücret pusulası üzerinde durulmuştur.
5510 sayılı “Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu”nun 102/e-5 maddesi hükmü uyarınca; “İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair sigortalının imzasının bulunması zorunludur. Belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen (imza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret tediye bordroları geçerli sayılmaz ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında, idari para cezası uygulanır.”
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 105. maddesinde işverenlerin Kuruma verdikleri prim belgesinde yazılı olanları doğrulayıcı nitelikte olmak ve Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin beş numaralı alt bendinde sayılan hususları içerecek şekilde aylık ücret tediye bordrosu düzenlemekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.
213 – 4857 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE
ÜCRET BORDROSU VE ÜCRET PUSULASINDA BULUNMASI GEREKEN ASGARİ BİLGİLER[3] |
213 |
4857 |
5510 |
İşçinin Adı Soyadı | X | X | X |
İlgili Olduğu Dönem | X | X | X |
İşyerinin Sicil Numarası | X | ||
Sigortalının TC Kimlik Numarası | X | ||
Sigortalının Sosyal Güvenlik Sicil numarası | X | ||
Çalışma Süresi | X | X | |
Ücreti (aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti) | X | X | |
Fazla Çalışma Ücreti | X | ||
Hafta Tatili Ücreti | X | ||
Bayram Ücreti | X | ||
Genel Tatil Ücreti | X | ||
Diğer her türlü Eklemeler | X | ||
Sigorta Primi | X | ||
Hesaplanan Vergi | X | X | |
Avans Mahsubu | X | ||
Nafaka Kesintisi | X | ||
İcra Kesintisi | X | ||
Her Çeşit Kesinti | X | ||
Ücret Ödenen Gün Sayısı | X | ||
Ödenen Ücret Tutarı Toplam | X | X | |
Ödeme Günü | X | X | |
İşveren(yetkili kişi) İmzası | X | X | |
İşçinin İmzası | X | X |
Ücret bordroları gerek ispat aracı olması gerekse usulüne uygun düzenlenmeyen ücret bordroları için ceza öngörülmüş olması, bordroların usulüne uygun olarak düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır. Usulüne uygun düzenlenmemiş ücret bordrolarına her üç kanunda da ceza öngörülmüştür.
Usulüne uygun düzenlenmiş ücret bordroları, işçi ve işveren açısından önemli bir ispat aracıdır. İşçi alacakları için açılan davalarda imzalı ücret bordrosunun ve hesap pusulasının ispat belgesi olarak mahkemelerde ve Yargıtay’da en önemli belge olarak itibar görmesi, ücret bordrosu veya ücret hesap pusulasının imza altına alınmasının önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Yargıtay’ın verdiği kararlar, ücret bordroları ve hesap pusulalarının usulüne uygun düzenlenmesi, bordro ve pusuladaki bilgilerin doğru olması, işçilerin ihtirazı kayıt koymadan bordroları imzalamaları halinde bu tür belgelerin işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir.(Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 18.05.2010 tarih ve 13953 sayılı kararı gibi). Ancak yine Yargıtay'a göre, asgari ücret üzerinden düzenlenen imzalı bordroların nitelikli olmayan işçiler açısından bağlayıcılığı kabul edilmeli, nitelikli işçiler açısından ise bu bağlayıcılıktan söz edilmeyip bunların ücretlerinin ne kadar olabileceği, çalışma süresi ve görev unvanı belirtilerek ilgili meslek odası veya kuruluşundan sorulmalıdır. Yargıtay 9 uncu Hukuk Dairesinin 27.05.2010 tarih ve 14752 sayılı kararında özetle “Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Ücret hakkının varlığının ispatı işçidedir. İşçi; ikramiye, prim vb. ücretlere hak kazandığını ispat etmelidir. Ödenen ücretin belgelendirilmesi ve ihtilaf halinde ücretin ödendiğinin kanıtı ise işverene düşmektedir(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 18.10.2004 tarih ve 23275 sayılı karar). Bu açıdan ücret bordrolarının ve ücret hesap pusulalarının imzalatılması ve işçi özlük dosyalarında yasal zaman aşımı süreleri içinde (5-10yıl) saklanması gerekmektedir. Özellikle müteselsil sorumluluk gerektiren alt işveren-asıl işveren ilişkilerinde, geçici iş ilişkilerinde, ihaleli işlerde yukarıda açıklanan hususlar daha da önem kazanmaktadır.
İşçilerine ücret hesap pusulası veren ve bunun verildiğine ilişkin imza alan işverenler, makbuz almış sayılacaklarından VUK ve SSGSSK yönünden ücret bordrolarını imzalatma yükümlülüğünden (düzenleme yükümlülüğünden değil) de kurtulmuş olmaktadırlar.
Ücret bordrosu veya hesap pusulası düzenlenmemesi veya usulüne uygun düzenlenmemesi halinde delil olarak kabul edilmediği gibi yasalar gereğince usulsüzlük cezası ve idari para cezaları uygulanmaktadır.
VUK’ un 227’nci maddesine göre Kanun tarafından kullanılması zorunlu tutulan belgelerin yasal şartları taşımaması durumunda hiç düzenlenmemiş kabul edileceği ve yok hükmünde sayılacağı belirtilmiştir.
VUK’ un 353/2 maddesi gereğince[4] her belge için 2014 yılında 190 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 9.400 TL lirayı, bir takvim yılı içinde ise 94.000 TL lirayı aşamaz.
SSGSSK’ nın 102/e/5 maddesi gereğince işverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair sigortalının imzasının bulunması zorunludur. Belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen (imza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret tediye bordroları geçerli sayılmaz ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır.
İşçilerine ücret hesap pusulası veren ve bunun verildiğine ilişkin imza alan işverenler, makbuz almış sayılacaklarından VUK ve SSGSSK yönünden ücret bordrolarını imzalatmasalar da bu işverenler açısından bordro imzalatmamak yönünden idari para cezası uygulanmayacaktır. İş Kanunu’nun 102/b maddesi gereğince 37’ nci maddeye muhalefet ederek ücret hesap pusulası düzenlemeyen işveren veya işveren vekiline uygulanacak idari para cezası saklıdır. Burada uygulanacak idari para cezası tek bir ceza olup işçi sayısına göre değişmemektedir.
[1] Y7HD, E. 2013/3356, K. 2013/8526, T. 9.5.2013
[2] T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, İş Teftiş Ankara Grup Başkanlığı, ÜCRET, “Ücret Bordrosu Düzenleme Esasları Ve Konunun Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge İle İlişkilendirilmesi” Kitapçığı Işığında
[3] Memduh Aslan, Ücret Bordrosu,www.turkvergi.org, Erişim.31.01.2013.
[4] “…2. (Değişik : 25/5/1995 - 4108/8 md.) Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, her bir belge için 10.000 000 (190 TL) lira özel usulsüzlük cezası kesilir.
Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 500.000.000 (9.700 TL) lirayı, bir takvim yılı içinde ise 5.000.000.000 (97.000 TL) lirayı aşamaz.”